TRT Tabii yapmış
Atıf Ünaldı

Sene 2013-15 arasında çeşitli vesilelerle TRT’ye iptv, ott tv konularında eğitimler vermiştim. O dönemlerde TRT Arap yarımadasına hitap etmeyi planlıyordu. Şimdi ismini vermemin doğru olmayacağı bir yönetici ile konuşurken, bana Balkanlarda televizyon penetrasyonunu sormuştu. Ben de eğer Balkanlara girmek istiyorsanız, bir ott tv programlayın, Balkanlarda en çok satılan akıllı tv markasına uygun şekilde uygulamayı yayınlayın. Supreme Court’larla da uğraşmazsınız demiştim.
Yıl oldu 2023… TRT şimdilerde Tabii isimli bir platform çıkarmış. On yıl önce çoktan başlaması gereken işi şimdi yapmaya kalkmış. Ama tabii bizim borumuz genelde iç pazarda öter. Memurumuz meşhur olmaya meraklı. Yaptığı üstleri tarafından görülsün başı okşansın ister. İç pazara yönelik bir lansman yaptı. Şimdi bunu dış pazara yapsaydı yani fikre bağlı kalsaydı nasıl görünürdü onu anlatmayacağım artık bir önemi yok.
Madem iç pazarda bir uygulama, gelin burasından bakalım.
Bir an için bu yatırımın sermayesinin vatandaşın vergilerinden harcanmadığını varsayalım. Yani TRT bir devlet kurumu değil de bir özel TV kanalı olsun. Proje de önümüze Tabii olarak gelmiş olsun. Yönetici olarak onay vereceğiz…
Aklıma gelen soruları ve düşünülmesi gerekenleri yazıyorum:
– Öncelikle bu işin bütçesi ne? (Öyle ya attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değiyor mu?)
– Kurbağa demişken. Gerçekten amacımız ne? Benim aklıma gelen 3 senaryo geliyor.
1. Teknoloji fetişi bir yönetici ekibini yenilikçi bir şeyler yapalım diye zorlar ortaya Tabii çıkar.
2. Teknik ekip gezdiği fuarlarda gördüklerinden özenir neden olmasın bizim de olsun der.
3. Netflix’in pazarı domine etmesiyle ilgili pazarlamacılar uzun bir prezentasyon yapmış ve her bahaneyi pas geçmeyen satıcılar (bunlar her şirkette aynıdır) bunu bahane edeceklerini açık şekilde beyan etmiştir ve bir rakibi olsun istenir.
– Bunların içinde tek mantıklı ihtimal Netflix’in aldığı pazar. Ben olsam satış ekibine bu pazarın aslında kendilerini tehdit etmediğini söyler işlerine bakmalarını belirtirdim. Onlar da BBC örneğini verirlerdi. Ben de BBC’nin içeriği ile kendi içeriğinizi nasıl kıyaslıyorsunuz ki; Britbox’ın benzerini istiyorsunuz önce içerik üretin der geçerdim.
– Unutulmamalı ki; içerik olmazsa reklamı nereye koyacaksınız. Ne kadar çok içerik o kadar çok reklam. Ne kadar popüler içerik o kadar çok reklam. Ne kadar kaliteli içerik, o kadar yüksek sosyo-ekonomik duruma sahip izleyici, o kadar yüksek fiyatlı reklam. Tabii, Rumi isimli bir proje ile çıkıyor yola. Rumi Sufi bir şair. Keşke şöyle dolu dolu bir Mevlana Celaleddin Rumi olsa, bir Aşık Veysel görsek. Ben eğitimlerimde BBC’yi TRT’ye örnek verirken belgesellerini anlatmıştım. Mesela güzellik belgeseli. BBC evrensel güzelliği anlatıp Elizabeth Hurley’e bağlıyor sözü. (anlamayanlar için Elizabeth Hurley İngiliz bir model), Hugh Grant’ın (tabii ki o da İngiliz) sevgilsi… Umarım bu sefer anlattığım şeyi gerçekten anlattığım şekliyle yaparsınız demiştim. Platformda ne yazık ki bu evsafta belgesel yok.  
Bu kurallar asla değişmez. Üstelik bu özel kanal duyuruyu yapmak için aynı gruba dahil olmayan bir başka tv kanalına reklam vereceğini söylerse, içerde soruşturma başlatır, bunu önerenin akçeli işleri varsa işten atardım. Neyseki benim yönetici olduğum kanllarda değiler.
Ama tabii TRT bir özel kanal değil. Devletin kanalı. Çalışanları devlet memuru. Devlet etik kurumları, denetim mekanizması olan bir yapı. Mutlaka bunlar soruşturulmuştur.
Gelelim teknik altyapıya
Yazılım web, android ve iOS’da çalışıyor. Chrome’da Google hızlı üyelik sistemi çalışmıyor. iOS yorumlarında indirme özelliğinin olmamasından bahsedilmiş. Bu özellikle sınırlı mobil internet paketi olan kitle _ ki bence Tabii’nin tek kitlesi_ için büyük problem. Onları da işin dışında bırakıyor.
Tv uygulaması olmaması, uygulamayı geliştiren ekibin yayınlama konusunda yeteri kadar bütçesinin olmadığını gösteriyor. Yine yorumlarda airplay özelliğinin kapatıldığından bahsedilmiş. Bu son derece mantıklı. Çekim yapmamak için bu genelde yapılan bir koruma ama o zaman tv uygulaması mutlaka olmalıydı. İki tane de uygulama muhteşem, mutlaka yükleyin, puanlayın yorumu var ki, uygulamayı beğenen bir kullanıcının yapmayacağı bir yorum!
On yıl önce TRT’ye gittiğimde, teknik ekibi hiçbir zaman kullanılmayacağı kabak gibi belli olan, html bazlı bir teknolojiyle uğraşırken bulmuştum. O zaman için bile o kadar gereksiz bir teknolojiydi ki ismini bile aklımda tutmamışım. Umarım yine içerde yıllar sonra biz bunla neden uğraşıyorduk yahu hissi verecek bir projeye zaman ve para harcamıyorlardır.
Not: Eğer proje FOX’un Türkiye’deki yaklaşımlarına bakarak yapıldıysa da orada dijital platformlar kanaldan çok daha önce geldi, her ne kadar TV daha öne çıksa da…

İnsan yaşadığı şehre benzer
Özhan Özdemir

Mimaride bireyselliğin öne çıkması, her mimarın çevresel uyumu dikkate almadan, kendi tarzına ve estetik görüşüne göre yapı tasarlaması üslupsuzluk sorununu yaratıyor gibi görünüyor.
Fransa’nın mimarlık yasası, “mimarlık, kültürün bir ifadesidir” diye başlar. Fakat bugün gerek ülkemizde gerek şehirlerimizde gelinen noktaya bakılırsa mimarinin hangi kültürün ifadesi olduğu konusunun tartışmaya açık bir konu haline geldiği görünüyor.
Bugün, Selçuklu’yu, Osmanlı’yı hatta Mısır’ı ve Roma uygarlıklarını mimari eserleriyle tanıyor ve bir tarihi eseri incelerken onun hangi üslupla yapıldığını hangi döneme ait olduğunu öğrenebiliyoruz. Mimari, dönemler arasında ilişki kurulması yönünden önemli bir faktör.
Peki gelecekte insanlar bugünün uygarlık seviyesini hangi eserlerle ölçebilecekler?
Bugünün toplum ve kent yaşantısı hakkında bilgi sahibi olmak isteyen insanlar hangi yapıları inceleyerek bu meraklarını dindirebilecekler?
Mimari yaratımlardaki bireysel tutum, yaşadığımız çevreyi kaotik hale getiriyor. Çevresiyle hiçbir iletişimi olmayan yapılar olduğu sürece bu yapılarda yaşayan bireylerin de çevredeki kaotik düzensizlikten etkilenmemesi imkansız gibi görünüyor.
Tabii ki bu durumda sorumluluğu sadece mimarlara yıkmak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Parsel zihniyetiyle bakıldığı sürece mimarlar zaman zaman mağdur durumlara bile düşmüşlerdir.
Yapıların tek başlarına, kaliteli, estetik, kullanışlı olsalar da yan yana geldiklerinde çevreyle uyumlu olmadıkları sürece kent kültürüne bir faydaları yok gibi görünüyor.
Japonya’ya, Dubai’ye, Tokyo’ya baktığımızda da her bir yapının tek tek incelendiğinde mimari açıdan başarılı olduğunu fakat çevreyle uyum konusunda sınıfta kaldığını görüyoruz. Aynı kaotik süreç birçok ülkede yaşanıyor.
Mimaride toplumsal beğeni ve toplumsal estetik algısının önemsenmediği, sadece bireylerin kendi vizyonlarına göre tasarlayıp yaptım oldu mantığı devam ettiği sürece bu düzensizlik devam edeceğe benziyor.
Oysa insan, yaşadığı şehre benzemez mi? İnsan, yaşadığı şehirden bağımsız bir carlık olabilir mi?
Ünlü bir mimarın dediği gibi;

Yapı biraz alçakgönüllü olmalı, çevresi ile yabancılaşmadan dostça durmalı.

Masum değiliz hiç birimiz
Prof. Dr. Mustafa Zihni Tunca

Gençler bilmeyebilir, eskiden sanırım her 5 yılda bir genel nüfus sayımı yapılır, sayımın yapılacağı gün sokağa çıkma yasağı olur, evlerimizde sayım memurunun geleceği saati beklerdik. Neyse ki artık adrese dayalı nüfus sistemi sayesinde daha gerçekçi verilerle nüfus istatistikleri oluşturulabiliyor.

Sanırım günümüzde devletin tamamen dijitalleşemeyen sadece seçim sistemi kaldı. En azından oyların sayılıp sisteme aktarılana kadarki kısmı halen geleneksel usullerle gerçekleşiyor ve ne kadar gözlemci eşliğinde olursa olsun sorunlar ve itirazlar hiç bitmiyor.

Son referandumda oy verdikten sonra kimliğimin kontrol edilmeden bir başkasına verildiğini (ve o kişinin çoktan arabasına binip şehrin öte ucuna gittiğini) öğrendiğimde ortalığı ayağa kaldırmıştım! Bugünkü seçimde ise kabine girdiğimde oy pusulalarından sadece birisinin verildiğini fark edip diğerini istemek üzere geri döndüğümde görevlileri eksik pusula verdiklerine inandırmam epey zor oldu! Seçim sandıkları ya da en azından sandık işlemleri tamamen dijitalleşene kadar bu gibi sıkıntıların yanı sıra seçimlere hile karıştırılmasına ilişkin iddia ve itirazlar hiç bitmeyecek.

Ancak geçmişte kullanılan parmak boyama gibi çözümleri de rencide edici bir uygulama olarak gördüğüm için hiçbir zaman tasvip etmedim. O yüzden de bu uygulama tamamen kaldırılana kadar oy kullanmamayı tercih ettim. Çünkü, bana göre seçmenin parmağını boyamak, onu potansiyel bir suçlu konumuna koymaktan farksız. Bu durum da aksi ispat edilene kadar insanların suçlanamayacağı görüşüne dayanan ‘Masumiyet Karinesi’ne tamamen aykırı bir uygulama.

Pratikte ise maalesef çoğu zaman Masumiyet Karinesi’nin tam tersi uygulanıyor, potansiyel suçlu durumuna düştüğünüzde siz suçsuzluğunuzu ispat etmek zorunda kalıyorsunuz. Bir sonraki yazıda bununla ilgili oldukça güncel bir örnek paylaşmak istiyorum.

Her uygulamayı telefonunuza indirmeyin

Günlük olarak kendi kişisel verilerimizle ve aynı zamanda işverenlerimizin, çalışanlarımızın, iş arkadaşlarımızın ve müşterilerimizin dijital bilgileriyle ilgileniriz. Halka açık verilere, onu arayan herkes kolayca erişebilirken, birçok dijital bilgi türünün dikkatli bir şekilde ele alınması ve korunması gerekir. Bunlardan bazıları kurum içi veriler, kimlik numaraları gibi gizli veriler, yasal olarak korunan veriler gibi kısıtlı veriler olabilir. Siber güvenlik şirketi ESET, kullanıcıların yaygın olan uygulama hizmetleri yoluyla verilerini tehlikeye atma yollarını araştırdı ve ortaya yedi tehlikeli uygulama türü çıktı.

En sık kullanılan uygulamalar ve beraberindeki riskler
Yeni bir uygulamayı kullanmadan ya da yeni bir hizmet için kayıt olmadan önce birçok kişi Kullanım Şart ve Koşulları’nı okumadan geçiyor. Birçok uygulama o kadar yaygın bir şekilde kullanılıyor ki muhtemel dijital güvenlik etkileri üzerine hiç durup düşünmüyoruz.
1) Ücretsiz çeviri uygulamaları
Çeviri uygulamaları, hedef metne çevirmek için çok fazla bilgiyi işlemek zorundadır. Belli bir kelimeyi çevirmek sorun olmasa da bütün bir paragrafı veya belgeyi çevirmek söz konusu olduğunda sorun katlanarak artabilir. Çeviri uygulamalarına hangi verileri girdiğinize dikkat edin. Lisansı olmayan ücretsiz uygulamalara karşı dikkatli olun.
2) Dosya dönüştürme uygulamaları
Bu uygulamaların yüklenen belgelerdeki hassas verileri işlemesi gerekebilir. Bu yüzden her zaman yalnızca önceden onaylanmış uygulamaları kullanın.
3) Ortak takvimler
Ortak takvimlerde genellikle telefon rehberindeki kişiler bulunur. Biriyle programınızı paylaşmak için en azından o kişinin e-posta adresine ihtiyaç duyarsınız. Bu yüzden yeteri kadar güvenilir değillerse bu uygulamalar KVKK sorunu oluşturabilir. Bazı ortak takvimler kullanıcıları için oldukça kafa karıştırıcı olabilir. Bu yüzden kullanıcılar; hangi veriyi kimlerle paylaştıklarından, takvimlerini iş arkadaşları gibi sadece göndermeyi istedikleri kişilerle mi paylaşıp paylaşmadıklarından veya programlarını bir yabancıya açık hale getirip getirmediklerinden emin olamayabilir.
4) Not alma uygulamaları ve günlükler
Bu uygulamalar çoğunlukla bunları niçin kullanmak istediğinize bağlıdır. Not alma uygulamalarını sadece alışveriş listesi hazırlamak için kullanıyorsanız bu durum, söz konusu uygulamaları bir iş toplantısının notlarını almak için veya parolanızı ezberlemek için kullanmanız kadar tehlikeli değildir. Ayrıca, parolanızı ezberlemek için bir başka uygulama değil, bir parola yöneticisi kullanmalısınız. Bu uygulamaların bir başka veri sızıntısına yol açabilecek şekilde notlarınıza resim, video veya ses kaydı eklenmesine imkan tanımasına da ayrıca dikkat edilmesi gerekir.
5) Halka açık dosya paylaşım uygulamaları
Hassas bilgilere erişim sağlayabilmelerinin yanı sıra halka açık birçok dosya paylaşım uygulaması bulut tabanlı çalışır. Söz konusu bulut hizmeti sağlayıcı ya da hesabınız bir ihlale maruz kalırsa bir veri sızıntısı yaşanabilir. Ancak bazı dosya paylaşım uygulamaları şeffaf şifreleme çözümleriyle birlikte kullanılabilir. Veri güvenliğinizi arttırmak için de bunu yapmanız tavsiye edilir.
6) Mesajlaşma uygulamaları
Mesajlaşma uygulamaları; dosya paylaşımı, telefon görüşmeleri, video görüşmeler, mesaj gönderimi ve ses kaydı gibi bir dizi eylemin yapılmasını sağlar. Sonuç olarak kameranıza, mikrofonunuza ve hafızanızdaki verilere erişim istenmesi de dahil olmak üzere mobil cihazınızda birçok iznin verilmesine ihtiyaç duyulur. Ayrıca bazı mesajlaşma uygulamaları topladıkları bilgileri şifrelemez. Bu yüzden bu uygulamalar ele geçirildiğinde saldırganlar, hassas bilgiler de dahil olmak üzere toplanmış tüm erişilebilir bilgilere ulaşır. Şifreleme bakımından bu uygulamaların nasıl bir güvenlik sunduğuna ilişkin bir farklılık da bulunur. Çoğu mesajlaşma uygulaması, internet üzerinden yapılan bir aktarım sırasında verileri (hareket halindeki verileri) şifreler. Ancak bazı mesajlaşma uygulamaları ise uçtan uca şifreleme yöntemini kullanarak ekstra bir güvenlik sunar. Uçtan uca şifreleme yöntemi ile mesajlaşma uygulaması hizmet sağlayıcısı mesajları çözemezken sadece iletişimi kuran taraflar bunları çözebilir.
7) Uzaktan erişim uygulamaları
İşyerindeyken köpeğinizi mi kontrol etmeniz gerekiyor? Ya da eve gitmeden önce ısıtma sistemini mi açmak istiyorsunuz? Uzaktan erişim uygulamaları bunları yapabilmenizi sağlar. Ancak bu uygulamalar tam tersi şekilde de çalışabilir ve kimin kimi yönettiğini hiçbir zaman bilemeyebilirsiniz. Uzaktan erişim hizmetleri, dışarıdaki suçluların cihazınıza girip bunu yönetmesi ve cihazınızda muhafaza edilen verileri çalması için bir portal görevi görebilir.

Exit mobile version