Bir Süt Meselesi: Emzirmeyi Sonlandırma 2. Bölüm

Büyük gün geldi. Karar verdiniz ve memeyi bırakma / emzirmeyi sonlandırma süreciniz başlıyor. Ama nasıl?

  • Bebeğinizle konuşun.

Bebeğiniz kaç aylık olursa olsun, onu süreç hakkında bilgilendirin. Her konuda olduğu gibi bu konuda da onu bir birey olarak değerlendirin ve kendinizi onun yerine koyun. Puslu bir yolda araba kullanmak çok zordur değil mi? Ama yolu biliyorsanız ya da harika bir navigasyon sisteminiz varsa daha kolaylaşır her şey.

Karar verdikten sonra bir tarih belirleyin. 1 hafta sonra ise bebeğinize, parmaklarınızla gün sayısını göstererek ‘meme 7 gün sonra bitecek. Sen istediğin zaman sevebileceksin memeyi, sütü bardaktan içebilirsin’ deyin. Bu her gün tekrarlanmalı.

Bu sırada ek bilgi; uykuya geçiş anlarında, tüm insanlarda olduğu gibi bebeklerde de derin uyku öncesi bilinçaltının daha iyi algıladığı 3 dakika var. Gözler hafiften kapanır tam dalınmamıştır ya, o anda tekrarlayın bebeğinize. ‘meme 7 gün sonra bitecek. İstediğin zaman memeyi sevebilirsin. Sütü de bardaktan içebilirsin.’ Memeyi neden sevdiriyoruz? Güvendiği, sevdiği, beslendiği şeyden birden kopmaması için. Bilişsel düzey henüz  soyut-somut kavramları ayırt edemediği için, memeyi bir daha görmez dokunmazsa yoksunluk ile büyük bir düş kırıklığı yaşamaması için.

Buraya kadar süper değil mi ? psikologlar, pedagoglar, eğitimciler herkes söyledi siz yaptınız. J şimdi bir diyolog örneği:

Anne: ‘tatlım, meme artık dinlenmeli. İstediğin zaman memeyi sevebilirsin, dokunabilirsin. Sütünü de bardaktan içebilirsin.’

Bebek: ‘anneeaaaa memeeeeaaa’

Anne : ‘hayır yavrum. Konuştuk ya artık meme dinlenecek. Gel birlikte cici yapalım memeye.’

Bebek: isyankar ağlama ile (bildiniz mi o çığlığı) hayıııeeerr.

İşte bu noktada anne her şeyi unutur ve memeyi verirse çocuğun istikrar, güven, tutarlılık ile ilgili bütün bildikleri soru işaretine dönüşür.

Peki, anne ne yapmalı? Bebeği bir süre en sevdiği oyunlarla oyalamalı. İnsan beyni, yapmak istediği şeyleri öteledikçe alışkanlık, alışkanlık olmaktan çıkar. Çocuk ve bebek beyninde bu süre daha kısadır. Herhangi bir mekanizmayı çalıştırmazsanız ihtiyaç ya da bağımlılık gittikçe zayıflar. Bundan yola çıkarak,

Anne: ‘aa su ile oynayalım mı ? istersen küveti doldurabiliriz!’ ya da ‘biraz parkta gezmeye ne dersin? Salıncak görürsek biraz sallanabiliriz hem.’ Gibi seçenekler sunarak kriz anını sakinleştirebilirsiniz.

  • Memesiz döneme alışırken öncelik bebeğinizin ihtiyaçları olsun.

Bebeğiniz psikolojik olarak alışmaya çalışırken fizyolojik olarak da alışma süreci yaşar. Bu yüzden zamansız acıkmalar olabilir. Ara öğünü dikkate almalısınız. Emme saatlerinde kuru meyve ya da ayına uygun atıştırmalıklar sunabilirsiniz. Kriz anlarında sunmak da iyi bir fikir olabilir. Aynı şekilde bağırsak fonksiyonları da artabilir ya da azalabilir. Bu konuda yumuşatıcı (bol su, zeytinyağı, kuru kayısı, kuru erik vs.) gıdalar veya tutucu (bol su, muz, elma vs) gıdalar iş görebilir. Alerji durumlarını göz önünde bulundurunuz.

  • Asla korkutmayın. (ne zaman travmatik olur?)

‘Aaa meme kopar ama şimdi emersen..’ ‘ah bak bant yapıştırdım kanadı koptu ucu. (bir de açıp kontrol ederse vay halinizeJ)’ kıl yapıştırma, acı biber sürme, yara bandı yapıştırma, salça sürüp kanamış gibi yapma ve dahası.. bunların tümü travma sebebidir. Bebeğin tüm güvendiği, kızdığı zaman sakinleştiği, mutluluğunu paylaştığı, canı acıdığı zaman emerek unuttuğu, mayıştığı, şımardığı, doyduğu o güzelliğin, bir anda zarar görmesi hele ki kendini suçlayarak, ciddi travmatik etkileri olabilir. İlerde bağlanma problemleri (aşırı bağımlılık ya da bağlanamama) yaşayabilir.

  • Ya başaramazsak?!

Başaramazsanız hazır değilsiniz demektir. Sadece yukarıda da belirttiğimiz gibi, tutarsız ve istikrarsız olmamak için sınırların çevresini iyi belirlemek ve sonradan sıkıntı yaşamamak adına, hem kendinizin hem de yavrunuzun hazır olduğundan emin olun. O zaman başarmamak için hiçbir sebebiniz yok. Ama ani gelişen bir durum oldu ve bırakılmaması gereken bir döneme, bıraktığınızın 2. Günü girdiniz. O zaman bebeğinize aynı şekilde anlatıp ertelemek ister mi diye ona da sorabilirsiniz.

  • Kaç yaşa kadar emzirmeliyim?

Her zaman söylediğimiz gibi.. ilk 6 ay sadece anne sütü. Su bile çok çok çok sıcak bir yere gitmezseniz ve anne de susuz kalmadıysa gerek yok. 6-12 ay ek gıda süreci başlar. Bebek hareketlenir, kilo verir boya uzar. Anne sütü verimsizleşir sanılır ama bu inanış doğru değildir. Anne, süt verdiği her dakika bebeği için özel besinler ihtiva eder. Ek gıda sürecinde 2/3 anne sütü, 1/3 ek gıda olmalıdır. (bu konuya yeniden döneceğiz.)  12-24 ay hala ek gıda süreci aslında. 24 ay civarı memeden ihtiyaç duyulduğu takdirde ayrılabilir.

Anne sütünü hafife almayınız. Memedeki süt bezeleri ve meme dokusu, bebekteki ağız mukozası ve tükürükten bebeğin ihtiyacı olan tüm besin ögelerini analiz eder ve sütün içeriğini annenin depolarından bu analize göre oluşturur. Bu yüzden bağışıklığı kuvvetlendirir ve gelişimi hızlandırır.

Unutmayın, anne ne kadar mutlu ise bebek o kadar mutlu ve huzurludur. Annenin hissiyatı bu süreçte çok önemlidir, her bebek bu süreçte farklı tepkiler verir. Aklınıza takılan soruları selinbebekaktivite@gmail.com mail adresine yazabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim 🙂

Bir Süt Meselesi: Emzirmeyi Sonlandırma 1. Bölüm

Selin Ünaldı’nın Tüm Yazıları

Para Transferinde Zaman Sınırı Ortadan Kalkıyor

Fibabank,  “Nöbetçi Transfer” hizmetiyle bankacılık sektöründe bir ilke daha imza atıyor. “Nöbetçi Transfer” ile Fibabanka müşterileri, hafta sonu dahil günün 24 saati hızlı bir şekilde, sisteme dahil olan bankalar özelinde para transferi gerçekleştirebiliyor.

Fibabanka, finansal teknolojilere yaptığı yatırımlarla, müşterilerine hızlı ve kolay çözümler sunmaya devam ediyor. Hafta sonu dahil günün 24 saati bankalar arası Türk Lirası para transferi işlemi yapmayı sağlayan “Nöbetçi Transfer” hizmetiyle, bankacılık sektöründe bir ilki

gerçekleştiriyor. “Nöbetçi Transfer” ile yapılan işlemler, hızla ve anında hesaba yansıtılıyor ve Fibabanka müşterileri zaman sınırlaması olmadan işlemlerini gerçekleştirebiliyor. Fibabanka’nın hayata geçirdiği yatırım ve teknoloji girişimi Finberg ile stratejik iş birliği gerçekleştiren Birleşik Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para A.Ş., “Nöbetçi Transfer” ürününün teknik altyapı ve ödeme aracılık desteği sağlıyor.

“Nöbetçi Transfer” işlemini tüm Fibabanka müşterileri, Fibabanka İnternet Bankacılığı ve Mobil Bankacılığı kanalları aracılığıyla, 7 gün 24 saat gerçekleştirebiliyorlar. Sisteme dahil olan bankaların bilgisine fibabanka.com.tr üzerinden ulaşılabiliyor.

 

18 Ocak’ta Vizyona Girecek Çiçero’nun Afişi Yayınlandı

2017 yılına AYLA, 2018’e MÜSLÜM filmleriyle damga vuran Yapımcı Mustafa Uslu, 2019’a ÇİÇERO filmiyle hızlı bir giriş yapıyor. 18 Ocak Cuma günü tüm Türkiye’de vizyona girecek filmin afişi izleyicilerin beğenisine sunuldu.

İkinci Dünya Savaşı tüm yıkıcılığıyla sürerken herkesin aklındaki soru aynıydı; Türkiye savaşa girecek mi? İşte o günlerde, Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak görev yapan kod adı Çiçero olan İlyas Bazna İngiltere’nin gizli belge ve bilgilerini Almanya’ya sızdırmaya başlar ve olaylar gelişir… Bazna, bu nefes kesen faaliyetleriyle Türkiye’yle birlikte tüm dünya devletlerinin de kaderini değiştirir. Sadece bununla da sınırlı kalmaz yaptıkları…

T4 isimli bir uygulama ile Nazilerin kendi halkına ve çocuklara da üstün ırk yaratmak için neler yaptıklarını da anlatan ÇİÇERO, hem casus filmleri kategorisinde bir ilk hem de ülkemiz sinema tarihinde bu konu ilk kez işleniyor.

Serdar Akar’ın yönettiği, Erdal Beşikçioğlu ve Burcu Biricik’in başrolleri paylaştığı, tarihte Yüzyılın Casusu olarak adlandırılan ÇİÇERO’nun hayatından uyarlanan filmin güçlü oyuncu kadrosunda, Ertan Saban, Tamer Levent, Cem Kurtoğlu, Murat Garipağaoğlu, Mehmet Ulay, Altan Erkekli, Mehmet Esen, Selen Öztürk, Çiğdem Selışık Onat, Levent Ülgen, Açelya Özcan, Aylin Kılınçarslan ve Mehmet Ezel Özgün yer alıyor.

Adolf Hitler’den Winston Churchill’filmin tüm ana karakterlerinin yer aldığı dikkat çekici afişi grafik sanatçısı Koray Güler tasarladı. 18 Ocak’ta vizyona girecek Dijital Sanatlar Yapımevi imzasını taşıyan ÇİÇERO, CGV Mars Dağıtım aracılığıyla izleyicilerle buluşacak.

adidas Originals Yeni Silüeti Nite Jogger’ı Sundu

adidas Originals arşivlerindeki klasik şekilleri modern çizgilerle biçimlendirdiği tasarımlarına bir yenisini ekledi.

adidas Originals, modern çizgiler ile arşivlerinden çıkardığı detayları, yepyeni bir silüetle bir araya getiriyor. Nite Jogger, senenin ilk ilerici tasarımı olarak geçmişin yansımasını bugünün sokaklarına taşıyor. Model, adidas’ın yıllar önce yarattığı, reflektörlü teknolojisini kullanan ilk ayakkabı modelinden ilham alıyor. Nite Jogger’ın çağdaş tasarımı, gece ortaya çıkan reflektör detaylarıyla geçmişin tarzını bugün için yeniden tasarlıyor, yeniliyor ve gelişmiş bir yorum ile sunuyor.

Asla Çok Geç Değil!

Nite Jogger, kendi vizyonun peşinden gitmek için ‘Asla çok geç değil’ diyen kreatif insanlara özel üretilmiş teknolojiyi ve son moda tasarımı bir araya getiriyor.

Nite Jogger’ın göze çarpan tasarımı, sneaker kullanıcılarını arşivlerdeki reflektör teknolojisii kullanarak gecenin karanlığında aydınlatıyor. Geceye ışık katan Nite Jogger, sokak stili için yansıtıcı olarak işlevselliğini ortaya koyuyor. Gücünü yüksek teknolojiden alan devrim niteliğindeki yeni siluet, gecenin işaretçisi oluyor. adidas Originals’ın yeni silüetinde reflektör özelliği, bağcıklar, 3 bant, topuk eklentisi ve vurgu katmanları boyunca öne çıkıyor. Ayakkabının üst kısmı sentetik ve yırtılmaz, yumuşak ağ örgü ve süet dokudan oluşuyor. Konfor için yükseltilen ve gece keşfi için tasarlanan ayakkabının tamamı BOOST tabanı üzerinde yer alıyor.

Nite Jogger’ı göz alıcı yapan detaylardan biri de orijinal modelin renk grubunu tersine çevirerek siyah ve turuncunun zıtlığından ilham alması. Siyah tasarım üzerine koyu turuncu detaylarıyla kontrast oluşturuyor. Topuk detayı ise adeta arşivden kalan bir imza gibi günümüze taşınıyor ve yenilik için ‘geçmişe bakma’ temasının bir temsilcisi oluyor.

Yaratıcılığın peşinde durmadan koşmak için tasarlanan, gün ışığının kısıtlamalarına karşı duran Nite Jogger’ın dış tabanında Mors alfabesi ile yazılmış “gecenin hızı” mesajıyla tasarımını ve varlığını bütünlüyor.

Nite Jogger, 999 TL. satış fiyatıyla, tüm dünyayla aynı anda 12 Ocak’ta 1290 Square Meters, Beymen, Lastik Pabuç, RND, Shopigo ve Vakko ile adidas online mağazada, sınırlı sayıda satışa sunulacak.

Spor Yaparken Bu Listelerle Motive Olun

Spor yaparken insanları en çok motive eden şarkıları merak ediyor musunuz? Ya da hangi egzersiz türünün bu aralar yükselişte olduğunu? Bünyesinde bulunan 43,5 milyon spor temalı çalma listesi üzerinden Spotify, hangi şarkıların müzikseverler için daha motive edici olduğunu gözler önüne sermek üzere detaylı bir analiz yayınladı. Spotify’ın bu analizi aynı zamanda, spor temalı müziklerin dinlenme oranına dayanarak en çok spor yapılan ülkelerin hangileri olduğunu da ortaya koyuyor.

Eminem’in yüksek motivasyon gücüne sahip “Till I Collapse” şarkısı, sporseverlerin koşu anına ya da spinning derslerine bugüne kadar dünya genelinde en çok eşlik eden şarkı oldu.

İşte Spotify’ın spor temalı müzik trendlerine ilişkin analizin detaylı kırılımları:

Bugüne kadar dünya genelinde en çok dinlenen spor temalı şarkılar:

  1. “’Till I Collapse” – Eminem
  2. “Lose Yourself” (From “8 Mile” Soundtrack) – Eminem
  3. “Stronger” – Kanye West
  4. “POWER” – Kanye West
  5. “Can’t Hold Us” (feat. Ray Dalton) – Macklemore & Ryan Lewis

Dünya genelinde 2018 yılında en çok dinlenen spor temalı şarkılar:

  1. “God’s Plan” – Drake
  2. “I Like It” – Cardi B
  3. “‘Till I Collapse” – Eminem
  4. “Nice For What” – Drake
  5. “One Kiss” – Dua Lipa

Türkiye’de 2018 yılında spor temalı çalma listelerine en çok eklenen şarkılar:

  • Eminem – Till I Collapse
  • Eminem – Lose Yourself – From “8 Mile” Soundtrack
  • Fort Minor – Remember The Name (feat. Styles Of Beyond)
  • Kanye West – Stronger
  • DMX – X Gon’ Give It To Ya

Dünya genelinde spor temalı şarkıları en çok dinleyen yaş grupları:

  1. Kadın, 35-44
  2. Kadın, 45-54
  3. Kadın, 30-34
  4. Erkek, 30-34
  5. Erkek, 35-44

En “zen” ülkeler (yoga müziklerini en çok dinleyen ülkeler)

  1. İsveç
  2. İsviçre
  3. İzlanda
  4. Çek Cumhuriyeti
  5. İspanya

En aktif ülkeler (spor temalı müzikleri en çok dinleyen ülkeler)

  1. Finlandiya
  2. İsveç
  3. İrlanda
  4. İngiltere
  5. Yeni Zelanda

Dünya genelinde yaş gruplarına göre en çok dinlenen spor temalı şarkılar:

13-34: “Till I Collapse” – Eminem

35-54: “Eye of the Tiger” – Survivor

55+: “All About That Bass” – Meghan Trainor

Dünya genelinde erkeklerin ve kadınların en çok dinlediği spor temalı şarkı:

Men: “Till I Collapse” – Eminem

Women: “Uptown Funk” – Mark Ronson, Bruno Mars

Dünya genelinde 2018 yılında en aktif ay (spor temalı çalma listelerinin en çok dinlendiği ay): Temmuz

Dünya genelinde 2018 yılında en az aktif ay (spor temalı çalma listelerinin en az dinlendiği ay): Kasım

Spotify’da spor temalı çalma listeleri sayısı: 43,5 milyon

Dünya genelinde 2018 yılında en çok büyüme gösteren spor temalı müzik trendleri:

  1. “Soğuk oda” terapisi / buz banyosu
  2. Interval Antreman
  3. Yoga
  4. İp atlama
  5. Aerobik

“Soğuk oda” / buz banyosu temalı çalma listelerinde en çok dinlenen şarkılar:

  1. Vanilla Ice – “Ice Ice Baby”
  2. Foreigner – “Cold As Ice”
  3. Xolo – “Ice Bath”
  4. Major Lazer – “Cold Water” (feat. Justin Bieber & MØ)
  5. Idina Menzel – “Let It Go” – From Frozen

Spotify’da en çok dinlenen spor temalı çalma listelerine göz atmayı unutmayın: Beast ModeMotivation Mix ve Hype! İyi terlemeler…

Leshow, İstanbul’da Deri Ve Moda Rüzgari Estirecek!

LESHOW, İSTANBUL’DA DERİ VE MODA RÜZGARI ESTİRECEK!

LeShow Deri ve Moda Fuarı, 24 – 26 Ocak 2019 tarihleri arasında ilk kez İstanbul’da kapılarını açıyor. 24 Ocak akşamı görkemli bir galayla 2019’un deri trendlerinin görücüye çıkacağı fuarın defile sunuculuğunu Jülide Ateş, koreografisini Asil Çağıl yaparken podyumunda Çağla Şıkel, Özge Ulusoy, Ece Gürsel, Sema Şimşek gibi birçok özel isim yer alacak.

21 yıldır Moskova’da düzenlenen, deri sektörünün en önemli fuarı LeShow Deri ve Moda Fuarı, 24 Ocak günü İstanbul Kongre Merkezinde kapılarını açıyor.

24 Ocak Akşamı koreografisini Asil Çağıl’ın, sunuculuğunu Jülide Ateş’in gerçekleştireceği, ünlü tasarımcı ve modellerin yer alacağı defilede Sacha Pacha, Vlasta Kopylova Design, Lindi West, Steel Deri ve Sansar Deri 2019/2020 koleksiyonlarını, Özge Ulusoy, Çağla Şıkel, Ece Gürsel ve Sema Şimşek başta olmak üzere daha birçok modelle en trend deri kostüm ve aksesuarlarını tanıtacak. Rusya, ABD, Japonya, Avustralya, Sırbistan, Güney Afrika, Yunanistan, Portekiz, Pakistan , Fas, Benin, Qatar, Kuveyt, Dubai, Lübnan, Kazakistan, Ukrayna, İtalya ve Almanya gibi ülkelerden birçok markanın yoğun ilgi gösterdiği fuarda, deri giyimin yanı sıra dış giyim, aksesuar, ayakkabı ve çanta üreticileri de ürünlerini yeni pazarlarla tanıştırma fırsatı bulacak.

Defileyle birlikte start verecek olan LeShow İstanbul Deri ve Moda Fuarı’nda tasarımcılar bölümünde; Murat Aytulum, Ceren Ocak, Tuba Ergin, Çiğdem Karavit, Gökhan Yavaş, Meltem Özbek, Mert Erkan, Hasan Koca gibi isimlerin koleksiyonları yer alacak.

 

Küresel deri ve kürk moda endüstrisine sunmuş olduğu seçkin ve sıra dışı hazır giyim tasarımlarıyla ünlü Sırp tasarımcı ve işkadını Irena Grahovac da “LeShow İstanbul-2019 Uluslararası Deri ve Moda Fuarı”na uluslararası marka temsilcisi ve onur konuğu olarak iştirak edecek, aynı zamanda en yeni ve seçkin koleksiyonlarını da katılımcı ve ziyaretçilerle buluşturacaktır.

Farklı ülkelerden ünlü satın alımcıların yoğun ilgi gösterdiği fuar, ihracatta hızla büyüyen deri pazarında yer almak isteyen Türk deri firmaları için önemli buluşma noktası olacak.

24/26 Ocak 2019 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenecek olan Leshow İstanbul’un biletleri Biletix’te satışa sunulmuş olup gelirleri de Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında NEYAD’a bağışlanacaktır.

24/26 Ocak 2019 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleşecek olan LESHOW İSTANBUL 10.00-19.00 saatleri arasında ziyaretçileriyle buluşacaktır

Kitap Tanıtmı: “Müzikte Romantik Dönem Bestecileri”

Klasisizmin her bakımdan kuralcılığına başkaldıran Romantik Dönemin müzik duayenleri, Serhan Bali’nin “Müzikte Romantik Dönem Bestecileri”nde anlatılıyor. VakıfBank Kültür Yayınları aracılığıyla okurla buluşan kitapta, 19. yüzyıl müziği incelenirken Paganini’den Donizetti’ye, ’tan Chopin ve Schubert’e kadar 73 bestecinin sıradışı yaşamı ve eserleri yer alıyor.

  1. yüzyılda, sanatın her dalında olduğu gibi, müzik alanında da köklü değişimler yaşandı. Romantik Dönem adı verilen yıllarda anahtar kelime “başkaldırı”ydı. Bu, kendisinden önceki onlarca yıl boyunca kabul edilen Klasisizm akımının kuralcı yapısına karşı özgünlüğü savunmak, iyi ile kötü ayrımını keskin çizgilerle ortaya koymak, duyguları, aşk, doğa ve ölüm gibi temaları ön plana çıkarmak demekti.

VakıfBank Kültür Yayınları tarafından yayımlanan, Serhan Bali’nin kaleme aldığı “Müzikte Romantik Dönem Bestecileri”, konu ettiği dönemi klasik müzik duayenleri üzerinden ele alıyor. Tam 73 bestecinin hayatı, yaşamının kırılma noktaları ve çalışmalarının aktarıldığı kitap, “19. yüzyıl müziği” olarak da geçen dönemin icracılarının sanatını gözler önüne seriyor.

Özgür sanatçılar doğarken

Klasik müzik yazarı Bali, kitaptaki “10 Soruda Müzik Tarihinde Romantik Dönem” bölümünde öncelikle “romantik” sözcüğünün etimolojik analizini yapıyor, akabinde belirtilen asırdaki siyasal, ekonomik, sosyolojik değişimleri sıralıyor: 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan Sanayi Devrimi ile 1789’daki Fransız Devrimi tüm dünyadaki toplumsal katmanları değiştiriyor. Yeni iş alanları doğarken sanayi burjuvazisi ortaya çıkıyor, sanatta kuralları belirleyen aristokratlar geri planda kalınca özgür sanatçılar beliriyor. Böylece katı ilkelerle dolu Klasisizmin yerine Romantik Dönem benimseniyor.

Destansı ve ölümsüz eserler

Bu dönemde yaşayan klasik müzik sanatçılarının kimi tek eseriyle şöhreti yakalıyor. Kimi daha 18 yaşındayken yazdıklarıyla ölene dek ayakta alkışlanıyor. Kimi muazzam ölçüde iyi keman çalıyor olması nedeniyle enstrümanların geliştirilmesine dolayı yoldan katkıda bulunuyor. Kimi de ülkesinde ulusal operaların kurulmasını sağlıyor… Albéniz, Elgar, Wagner, Paganini, Verdi, Strauss, Rahmaninov… 19. yüzyıl bestecilerinin ortak özelliği ise hepsinin üstün yetenekli olması!

Acılar görkemli sahnelerde

Destansı ve ölümsüz eserler ortaya koyan sanatçılar doğayı önemsiyor, sevdayı yüceltiyor, resim sanatından ve edebiyattan besleniyor. Goethe, Schiller ve Shakespeare’den yararlanıyorlar. Sonsuza uzanan aşk, kahramanlık öyküleri, ıstırap, ihanet ile yoğun hayalgücü sahneye taşınıyor. Romantik dönemde korno, trompet, tuba gibi enstrümanlar düzgün sesler çıkaran istikrarlı çalgılar haline getiriliyor. Devasa konser salonları inşa edilince başta piyano olmak üzere tüm çalgıların teknik kapasiteleri geliştiriliyor, görkemli modern orkestralar yayılıyor… Acaba tüm bunları hangi besteciler gerçekleştiriyor?

Serhan Bali’nin “Müzikte Romantik Dönem Bestecileri” adlı eseri 19. yüzyıl müziğini enine boyuna aktaran, sanatçıların sıradışı hayatını ve yaptıklarını yalın bir dille genel okuyucu kitlesine sunan önemli bir çalışma.

Künye
Eser adı: Müzikte Romantik Dönem Bestecileri

Yazar: Serhan Bali

Sayfa sayısı: 560

Fiyatı: 48 TL

Satış Yerleri: D&R, Idefix, Prefix

Karpal Tünel Sendromundan Korunmak İçin 5 Öneri

Her yaş grubunda görülebilen ancak en çok orta yaş grubundaki kadınlarda ortaya çıkan “Karpal Tünel Sendromu”, öncelikle sık kullanılan el bileğini etkiliyor ve hastaların yüzde 50’sinde, her iki el bileğinde de oluşabiliyor. Hastalığın ilerlediği ve tedavinin geciktiği durumlarda, parmaklarda güç kaybı yaşanabiliyor. El bilek sinirlerini olumsuz etkileyebilecek hareketlerden kaçınmak ve düzenli egzersiz yapmak, hastalıktan korunmada önemli rol oynuyor. Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Yılmaz Niyazi Yazman, “Karpal Tünel Sendromu” oluşumuna karşı önerilerde bulundu.

Her iki elde de görülebilir

Karpal tünel sendromu, elin önemli sinirlerinden biri olan “median” sinirinin el bileğinde sıkışması sonucu ortaya çıkar. En sık belirtileri; baş parmak, işaret parmağı ve orta parmaklarda genellikle geceleri aralıklarla ortaya çıkan uyuşma, karıncalanma, yanma gibi şikayetlerdir. Hasta bu nedenle uykudan uyanır ve ellerini sallayarak rahatlatmaya çalışır. Hastalığın ilerlediği durumlarda, zamanla ellerde ve parmaklarda güçsüzlük meydana gelir ve şikayetler diğer elde de başlayabilir. Bunun yanında karıncalanma ve uyuşma artar, devamlılaşır ve başparmakta kuvvetsizlik başlar. Çok ileri evrelerde ise başparmak tarafındaki kasta erime görülebilir.

Gebelikte başlayıp, doğumla bitebilir

Karpal tünel sendromu; gebelik döneminde başlayıp, yalnızca bu süreçte devam eden ve doğum sonrasında kendiliğinden düzelebilen bir seyir de gösterebilir. Hastalık erken dönemde anne adayında, sabahları orta parmakta uyuşma ve karıncalanma ile belirti verir. Bu durum, parmakların hareket ettirilmesi ile ortadan kalkar. Karpal tünel sendromu olan ve şikayetleri olan gebelerde egzersiz ve yaşam şekli değişiklikleri önemlidir. El ve el bileğini zorlayıcı hareketler yapmamak, el bileğini dinlendirmek için istirahat, ateli kullanmak, tuz ve su alımı ile kilo dengesini kontrolde tutmak, el bileği egzersizleri yapmak, hastalığın olumsuz etiklerini azaltacaktır.

Belirtileri boyun fıtığı ile karıştırılabilir

El-bilek hastalığı, diğer sinirleri etkileyen hastalıklar ile karışabilir. Özellikle boyun fıtıkları belirtileri buna dahildir. Ayrıca sinir sistemini etkileyen şeker hastalığı, tiroit hastalığı, romatoid artrit, kronik böbrek yetmezliği gibi diğer metabolik hastalıkları olanlarda karpal tünel sendromu daha çok gelişebilir. Karpal tünel sendromunun teşhisi EMG ile konulmaktadır. EMG ile hastalığın seviyesi hakkında da fikir edinilir. Karpal tünel sendromu çok hafif düzeyde ise el bileği atelleri kullanılabilir. Bunun yanında el bileğini zorlayıcı aktivitelerden kaçınmak da hastalığın ilerlemesini önleyebilir. Tedavide el bileğinden uygulanan tetik nokta enjeksiyonu da hafif düzeydeki hastalarda yararlı sonuçlar vermektedir.

Elleri zorlayıcı hareketlere dikkat!

El bileğinin tekrarlayıcı ve zorlayıcı hareketleri, karpal tünel sendromu oluşumu için önemli bir risktir. Bu nedenle bazı meslek gruplarında bu hastalığın görülme sıklığı daha fazladır. El bileğinin sürekli kullanıldığı bazı meslek grupları olan marangozlar, bahçe işleri ile uğraşanlar ve çiftçiler, hayvancılık ile uğraşan kişiler, ev kadınları ve el işi yapanlar, fabrika işçileri ile uzun süre bilgisayar başında çalışanlarda, sinir harabiyeti ortaya çıkmaktadır.

El bileğini doğru kullanmak için…

  1. Bilgisayar kullanımında uygun mouse tercih edin.
  2. Bileğe yük bindirecek şekilde masaya dayanarak çalışmayın.

  3. Ağır yük kaldırmayın.

  4. El işi yaparken dikkat edin ve elde çamaşır sıkma gibi işlemlerden kaçının ya da bileğinizi zorlamamaya özen gösterin.

  5. El bileğini kuvvetlendirici özelliği olan ve gün içinde 10’ar kez tekrarlamanız gereken şu egzersizleri yapın:

 

  • Bileklerinizi düz tutup, parmaklarınızı kendinize çekin ve bu şekilde 5 saniye (5’e kadar sayın) tutup parmaklarınızı eski haline getirin.
  • Parmaklarınızı sıkıp elinizi yumruk yapın, sonra yumruğunuzu aşağı doğru bükün. Bu hareketi yaparken de 5’e kadar sayın ve daha sonra bileklerinizi düz tutun ve parmaklarınızı gevşetin.

 

Trafikte Yeni Bir Akım Başladı! ‘’Kurallara Uy Kral Ol’’

Türkiye’de her yıl ortalama olarak bir milyonunun üzerinde trafik kazası gerçekleşiyor. Bu kazaların en önemli başlıca etkenleri arasında ise yaya geçidi ihlali,hız limitine uymama, hatalı sollama, alkollü araç kullanma yer alıyor.

Trafikte işlenen kural ihlallerine bağlı kazalara dikkat çekerek trafik kurallarına uyulması konusunda harekete geçen Tudors Gömlek Krallığı herkese çağırıda bulunuyor. ‘Kurallara Uy Kral Ol’ mesajıyla sosyal medyada yürütülecek olan farkındalık çalışması kapsamında yaya geçidi ihlalinin yapılmamasını, emniyet kemerinin kullanılması, alkollü araç kullanılmaması, hatalı sollama yapılmaması, aşırı hız yapılmaması, emniyet kemerinin takılması gibi uyulması gereken önemli noktalar konusunda insanları uyarıyor. Sosyal medyadan da duyarlılık çağırısı yapılarak özellikle gençlerin de bilinçlenmesi konusuna dikkat çekiliyor.

Bilinçli ve duyarlı bir toplum hareketi başlatan Tudors Gömlek Ceo’su Yaşar Ayaydın: ‘Biz bir erkek giyim markası olmakla birlikte topluma duyarlı ve toplumun geleceği için de çalışan bir markayız. Markaların üstlenmesi gereken önemli noktalardan biriside toplumsal farkındalığı arttıracak olan sosyal sorumluluk projeleridir. Tudors olarak kadına şiddete hayır dedik, sokak hayvanlarının da yanında olduk. Şimdi ise trafikte artan can kayıplarına karşı dur demek istiyoruz. Umarım Tudors önderliğinde ‘Kurallara Uy Kral Ol’ sloganıyla başlattığımız projemiz toplumda etkin bir farkındalık yaratır ve yeni yıl ile birlikte trafikte yaşanankazalarını geride bırakırız’’ dedi

Kadınlar Erkeklerden Uzun Yaşıyor

Dünya üzerindeki tüm ülkelerde kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığı görülürken, Türkiye’de kadınların erkeklere oranla ortalama 6,1 yıl daha fazla yaşadığı saptandı.

Medya takip ve raporlama ajansı PRNet, ortalama yaşam sürelerini konu alan araştırmayı inceledi. PRNet’in Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye’de kadınların erkeklere oranla 6,1 yıl daha fazla yaşadığı görüldü. Dünya genelindeki tüm ülkelerde doğuştan beklenen yaşam süresine bakıldığında kadınların daha uzun ömürlü olduğu kaydedildi. Yaşam sürelerindeki farka bakıldığında ise Rusya’da kadınların erkeklere oranla 10,8 yaş fazla yaşadığı saptanırken, en çok farkın burada olduğu gözlendi. Rusya’yı 10,5 ile Litvanya, 10,4 ile de Belarus takip etti.Türkiye’de doğuştan beklenen kadınların yaşam süresi ise 79,4 olarak kayıtlara geçti.

PRNet ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde konuyla ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri belli oldu. 2018 başından beri doğum ve ölüm başlıkları altında 189 bin 129 haber çıkışı tespit edildi. Sağlıklı yaşam başlığı altında ise yılbaşından beri 19 bin 892 haberi yazılı mecralarda yansıma bulduğu görüldü.

Boğaziçi Üniversitesi’nde Yeni Bir Aşı Teknolojisi Geliştirildi

Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen ‘Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi bu kez de Çin Patent Ofisi’nden patent aldı. Dünyada ilk kez Türk bilim insanları tarafından geliştirilen ve ASC proteini mikrokürecikler’inden oda sıcaklığında 30 gün dayanabilen aşı taşıyıcı teknolojisi Avrupa Patent Ofisi, Japonya ve ABD’den patent almıştı.

Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören’in Çin Patent Ofisi’nden patent almış olması sebebiyle ‘’triadic patent’’ olarak adlandırılan buluşu, Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji patenti olarak artık dört dünya bölgesinde koruma altına alınmış oldu. Uluslararası yatırımcıların dikkatini çekmesi beklenen ‘Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi’, tüm dünyada Kuş Gribi ve Domuz Gribi gibi hastalıkların yanı sıra, Zika benzeri dünyayı sarsan yeni virüslere karşı da etkin bir buluş olarak kabul görüyor.

Türkiye’nin dört kıtada patent alan buluşu

Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri Araştırma Merkezi ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören’e, “oda sıcaklığında 30 gün muhafaza edilen aşı taşıyıcı protein mikrokürecik teknolojisi” buluşu için ABD, Japonya, Avrupa Patent Ofisi’nden sonra Çin’de patent verdi. 2009 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürülen proje kapsamında geliştirilen “ASC zerrecik/mikrokürecik aşı taşıyıcı” teknolojisi, soğuk zincir standartlarından bağımsız olarak dünyanın her yerine aşıların bozulmadan gönderilmesini olanaklı hale getiriyor.

Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen sistemin dünyada henüz mevcut olmadığının altını çizen Özören “Günümüzde aşı teknolojisinde kullanılan lipozom veya nano-parçacık odaklı farklı taşıyıcı sistemler var ancak bizim geliştirdiğimiz mikro kürecik sistemi yepyeni bir teknoloji. Bu sistem, ASC proteininin meydana getirdiği iplik yapılarının birbiri üzerinde katlanarak yumak gibi tanımlanabilecek sağlam bir yapı oluşturmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.

Aşılar normal ısı koşullarında dünyanın her yerine gönderilebilecek

Günümüzde kullanılan yeni nesil aşılara mikroorganizmaların sadece en çok bağışıklık yanıtı veren parçaları dâhil ediliyor, bu yapıları içeren aşıların da 2-8 0C derecede ve sabit koşullarda saklanmaları gerekiyor.Dünyada ilk kez ASC zerrecikleri üzerinde başka moleküllerin (antijenlerin) taşınabileceğini ve bunların makrofaj hücreleri tarafından sindirilebileceğini bulup bu sayede aşı teknolojisi geliştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Özören, dışarıdan bir virüs ya da mikroorganizma hücre içine ya da vücut içine geldiğinde tetiklenen bu mekanizmanın enfeksiyon bölgesindeki mikroorganizmanın yok edilmesinde etkili olduğunu belirtti. Özören, “Buluşumuz olan ASC zerrecik taşıyıcısı; üzerine yüklenen antijenleri/uyaranları 30 gün boyunca oda sıcaklığında ya da donma/çözülme döngülerine dirençli bir şekilde koruyor. Bu teknoloji ile geliştirilecek tüm aşılar; bugün ihtiyaç duyulan sabit koşullar yerine normal ısı koşullarında dünyanın her yerine gönderilebilecek” dedi.

Apostil İşlemlerde Elektronik dönem

PTT A.Ş. tarafından oluşturulan e-Apostil sistemi, 1 Ocak’ta uygulamaya konuldu. Sistemin ilk aşaması adli sicil kaydı ve mahkeme kararına ilişkin belgeleri kapsıyor.

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT A.Ş.) Türkiye’de dijital dönüşümün öncüleri arasında yer alan Şirket, apostil işlemlerinin elektronik ortamda yapılmasını mümkün kılacak sistemi 1 Ocak 2019 tarihinde hizmete sundu.

İlgili kanun Mart ayında yayımlandı

PTT A.Ş., 15 Mart 2018 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’la e-Apostil sistemini kurmak üzere yetkilendirildi. Kanun’da, “yetkili birimler tarafından onay şerhi (apostille) verilmiş belgelerin elektronik ortamda ilgililere ulaştırılması için aracılık işlemlerinin PTT A.Ş. tarafından gerçekleştirileceği” ve Şirket’in bu hizmeti “kişisel verilerin korunması kaydıyla” yerine getireceği ifade edildi. Söz konusu Kanun, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nca apostil onayı verilerek kullanıma sunulan belgelerin, PTT A.Ş.’nin kuracağı eapostil.gov.tr sitesi üzerinden elektronik yolla temin edilmesini mümkün kıldı.

e-Apostil nedir?

Apostil, bir devlet makamınca düzenlenmiş belgelerin ilave herhangi bir tasdik işlemine tabi tutulmaksızın bir başka devlet makamı tarafından geçerli kabul edilmesine yönelik işlemler bütününü ifade ediyor. Belgeyi düzenleyen devletin yetkili makamı tarafından ilgili evraka “apostil” kaşesi basılıyor veya etiketi yapıştırılarak imzalanıyor. Böylece belgenin gerçekliği tasdik edilerek başka bir ülkede yasal olarak kullanılması sağlanıyor. Elektronik Apostil (e-Apostil) ise bir belgenin apostillenmesi işleminin elektronik ortamda güvenli elektronik imza ve zaman damgası ile gerçekleştirilmesi anlamına geliyor. Apostil kuralları yalnızca Lahey Konvansiyonu’na üye veya taraf devletler arasında geçerli bulunuyor.

Sistem nasıl işleyecek?

e-Apostil projesinin ilk fazında PTT A.Ş. ile Adalet Bakanlığı arasında çalışmalar yürütüldü. Bu çalışmalar neticesinde öncelikle adli sicil kaydı ve mahkeme kararına yönelik belgelerin Adalet Bakanlığı’nca e-Apostil onayı verilmesinin ardından PTT A.Ş. güvencesiyle ilgili kişilere sunulması sağlanacak. Projenin ikinci fazında ise İçişleri Bakanlığı tarafından e-Apostil onayı verilen nüfus kayıt örneği, doğum kayıt örneği, evlenme kayıt örneği, isim denklik belgesi, diploma gibi belgelerin işlemleri de sisteme dahil olacak.

e-Apostil sisteminin işleyişi sırasında vatandaşların başvuruları eapostil.gov.tr sitesi üzerinden alınıp onay için ilgili kuruma aktarılacak. Kurum tarafından elektronik imza doğrulaması esas alınarak e-Apostil’in oluşturulmasının ardından işlemleri tamamlanan belgeler talep sahiplerine ulaştırılacak. Bu süreçte PTT A.Ş. ilgili kurumlardan gelen belgeyi doğrulama işlevini değil, e-Apostil şerhli belgenin uluslararası dolaşıma çıkmasına aracılık etme görevini üstlenecek.

Bürokrasi azalacak, süreçler hızlanacak

2016-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi Eylem Planı ve etkin e-Devlet ile toplumun yaşam kalitesini artırma vizyonu doğrultusunda projelendirilen e-Apostil sistemi, vatandaşların apostil işlemlerini belli bir hizmet bedeli karşılığında dünyanın her yerinden elektronik ortamda tamamlamalarını sağlayarak e-Dönüşüm’ün gerçekleşmesi yolunda önemli bir işlev üstlenecek. Uygulamanın ilk fazında ücret tarifesi adli sicil belgesi için 25 TL, mahkeme kararı için 50 TL olacak.

e-Apostil sistemi sayesinde bürokratik işlemler kayda değer ölçüde azalırken, süreçler çok daha hızlı ve etkin yürütülecek. Talep alma ve yerine getirme işlemlerinin tamamının çevrimiçi yapılacağı sistem, çevre dostu olma özelliğiyle kağıt israfının önlenmesine de katkıda bulunacak.

2018 yılının en kötü şifreleri

Antivirüs ve internet güvenliği kuruluşu ESET, neredeyse her güvenlik önerisinde şifre ve parolaların güçlü düzenlenmesini öneriyor. Çünkü güçlü şifreler, siber güvenlikte en temel korunma önlemlerinin başında geliyor. Ancak bilgisayar kullanıcılarının bu konudaki karnesi iyi görünmüyor. ESET, 2018’in en kötü şifrelerini duyurdu.

Parola güvenlik şirketi SplashData’nın her yıl yayınladığı ve ESET’in de her yıl mercek altına aldığı‚ “en sık kullanılan en kötü şifreler“ sıralamasında genel görünüm hiç de rahatlatıcı değil. Küresel seçimlerden yola çıkılarak hazırlanan listede ilk sırada “123456“ yer alıyor. Bunu bir başka çılgınca seçim olan “password” takip ediyor. Aslına bakılırsa bu iki seçim, 5 yıldan beri ilk iki sırayı kimseye kaptırmayarak yaygın parolalar arasındaki en vazgeçilmez tercihler olarak göze çarpıyor. Sonraki beş sıra ise, sayıların kolayca tahmin edilebilmesi ve hatırlanabilmesine dayanan bazı seçimlerden oluşuyor.

ESET Türkiye İstanbul Teknik Müdürü Gürcan Şen, “Parolanız bu en yaygın tercihler arasında yer alıyorsa, bunu hızla değiştirmenizi öneriyoruz“ açıklamasını yaptı. Şen, “Bu şifreler çok kolay tahmin edilebilir durumda, dolayısıyla en temel savunma refleksinden bile yoksun durumdasınız” bilgisini paylaştı.

İşte yılın en kötü 20 şifresi:

1. 123456

2. password

3. 123456789

4. 12345678

5. 12345

6. 1111

7. 1234567

8. sunshine

9. qwerty

10. iloveyou

11. princess

12. admin

13. welcome

14. 6666

15. abc123

16. football

17. 123123

18. monkey

19. 654321

20. !@#$%^&*

SplashData, toplumun neredeyse %10’unun “bu yılın listesindeki en kötü şifrelerden en az birini kullandığını” tahmin ediyor. Ayrıca neredeyse yüzde 3’ünün en yaygın zayıf parola olan “123456″ kullandığı tahmin ediliyor. Bu yılki sıralama, çoğunlukla Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da bilgisayar kullanıcıları tarafından sızdırılan beş milyondan fazla şifreyi temel alıyor.

Konuyla ilgili orijinal ESET makalesi şuradan takip edilebilir:

Yeni Yılda Sağlıklı Yaşam İçin 9 Öneri

Kötü alışkanlıklardan uzak durmak, hareketli bir yaşam tarzı benimsemek, sağlıklı beslenmek ve en önemlisi de stresi kontrol edebilmek sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, yeni yıla sağlıklı girmek, sağlıklı kalmak ve pek çok hastalıktan korunmak için 9 sağlıklı öneride bulundu.

Sağlıklı kiloda kalın

Sağlıklı ve dengeli beslenmenin yanı sıra aktif yaşam tarzı ile ideal kilonuzda kalmayı başarabilirsiniz. Bilindiği gibi obezite, yaşam kalitesini düşüren ve diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalıkları, kanser gibi pek çok hastalığın gelişiminde rol oynayan önemli bir toplumsal sağlık sorunudur.

“Yemek günlüğü” tutun, sağlıklı beslenin

Yemeklerinizde daha fazla oranda tam tahıl, taze sebze, meyve ve baklagilleri tercih edin. Şekerli aperatiflerden uzak durmaya gayret edin. Beslenmeyi sağlıklı bir hale getirmek için “yemek günlüğü” tutulması çok yararlı. Çünkü kişinin farkında olmadığı veya kabul etmediği beslenme yanlışlarını düzeltmesi olası değil. Kahvaltının atlanmaması ve akşam yemeklerinin hafif yemekler olmasına özen gösterilmesi uygun olur.

Ara öğünlerde düşük kalorili atıştırmalıkları (yarım elma, az yağlı küçük yoğurt gibi) tercih ederek gereksiz kalori yüklemekten kurtulun. Günlük tuz tüketiminin 6 gramı (bir çay kaşığı) geçmemesi gerekir. Hiç ekstra tuz kullanılmasa da tüketilen besinler ile günlük tuz gereksiniminin 4’te 3’ü karşılanır. Yenilen besinin 100 gramında 1.5 gramdan fazla tuz varsa, o besinin tuzlu olduğu göz önünde bulundurulmalı.

Sıvı tüketimi çok önemli olup, özel bir sağlık sorunu yoksa kişinin günde 6-8 bardak su içmesi çok yararlıdır. Taze sıkılmış ve şeker eklenmemiş meyve suyu veya sebze sularını günde 150 ml’den fazla tüketilmemesi gerekir.

Egzersiz yapın

Düzenli olarak günlük egzersiz yaparak sağlıklı yaşlanma sürecinde önemli bir adım atmışsınızdır. Tek bir egzersiz türü yerine dayanıklılık, kuvvet, esneklik ve denge egzersizlerini içeren bir program yapmanız, sağlıklı bir bedene sahip olmak için önemli. Buna göre yürüyüş, yüzme, ip atlama, dans, trambolinde zıplama, bisiklet sürme, tek ayak üstünde durma, ağırlık kaldırma, topuk üstünde yürüme, yoga, bahçe işleri ile uğraşma gibi aktivitelerden birkaçını günlük yaşantınıza ekleyerek eğlenceli bir egzersiz programı yapabilirsiniz.

Sigara ve tütün ürünlerini kullanmayın

Sigara ve tütün kullanımı zararlı alışkanlıklardır. Kalp ve damar hastalıkları, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), kanser gelişiminde, sorumlu faktörlerden bir tanesi de sigara ve tütün kullanımı olduğu unutulmamalı. Bu kötü alışkanlıklardan ne kadar erken kurtulunursa, o kadar iyidir.

Güneşe uzun sure maruz kalmaktan sakının

Günün saat 10.00 ile 16.00 arasındaki zaman diliminde direkt güneş ışığında güneşlenmekten sakının. Sürekli güneşe maruz kalan yüz ve ellerinize koruyucu krem sürün. Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için en az 15 faktör güneş koruyucu özelliği olan kremleri kullanın. İnsan vücudunda üretilen tek vitamin olan D vitamini üretimini sağlamak için genellikle günde 15 dakikalık süre ile kol ve bacakların güneşte tutulması yararlıdır.

Stresle başa çıkmayı öğrenin

Günlük yaşantımızda yoğun olarak maruz kaldığımız stresli durumlar ile başa çıkabilmek için birkaç yöntem uygulanabilir. Birincisi, bakış açısını değiştirmektir. Stres yaratan durumun aslında çoğu zaman sizi hayat boyu etkilemeyeceğini göz önünde bulundurun. İkincisi, sizin desteğinize gereksinim olan kişilere yardım ederek kendi sorunlarınızı daha kolay aşabilirsiniz. Ayrıca yaşadığınız mutlu olayları, olumlu insanları not ederek, hatırlayarak stresi gözünüzde küçültebilirsiniz. Son olarak, nefes alıştırmaları yapabilirsiniz. Dakikada aldığınız nefes sayısını sayıp, bir sonraki dakika içinde nefes sayınızı yarıya indirerek rahatlayabilirsiniz.

İyi uyuyun

Her gün 7-8 saat uyumaya özen gösterin. Uyumadan önce ılık bir banyo almanız, karanlık bir ortamda uyumanız rahat uyku uyumanıza yardımcı olacaktır. Uyumadan önce ağır egzersiz yapmak, televizyon veya bilgisayar karşısında uyumaya çalışmak uykunun kalitesini düşürecektir.

Sosyal ilişkilerinizi güçlendirin

Sağlıklı yaşam sadece diyet ve fiziksel aktivite ile sağlanamaz. Diğer insanlar ile olan bağlantılarınız, sosyal iletişim ağınız da sağlıklı bir yaşam sürmenize katkıda bulunur. Aile bağlarını kuvvetlendirmek, komşu ve iş arkadaşlarınız ile zaman geçirmek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Günümüzde sanal iletişim daha yoğun kullanılsa da yüz yüze iletişim kurarak duygu dünyanızı zenginleştirebilirsiniz.

Düzenli olarak kontrollerinizi yaptırın

Diyabet, hipertansiyon, romatizmal hastalıklar, kalp hastalığı, böbrek hastalığı gibi kronik hastalıkları olan kimselerin doktorları ile iletişim halinde olarak kontrollerini aksatmamaları önemli. Herhangi bir sorunu olmasa da herkesin haftada bir kez göz ve elleri ile kendi vücudunu, cildini kontrol etmesi, cilt değişikliklerinin, cilt altındaki ufak yumru ve bezelerin erken dönemde fark edilmesini sağlayabilir

Data/Enformasyon şirketi Nasıl Olunur

Veri devriminde, hız kesmeden ve artan bir ivmeyle  ikinci aşamaya doğru ilerliyoruz. Artık bir çok kuruluş kendi iş yeri içinde bir veri kültürü oluşturmaya başladı. Gelecekteki tahminler, her şirketin sonunda veri analizinin bir parçası olacağını ve veri analizi araçlarının kullanımından yararlanacağını göstermektedir.

Piyasalardaki aldatıcı büyüme karşısında birçok kuruluş bir data/enformasyon şirketi olmanın inceliklerini ve bu konuda yapılması gerekenler hakkında mümkün olduğunca çok şey bilmek istiyor Sorular çok olmasına karşın, onlara cevap vermek mümkün.

 

Veri devrimin bir parçası olmak için şirketlerin ortak motivasyonlara ihtiyaçları vardır ve  bu sürecin önemini ve onlara getireceği faydaları bilmeleri gerekir.

 

Organizasyonları ileriye doğru atılmaya teşvik etmenin en büyük yararı, gelişmiş müşteri deneyimlerinin vaadidir. Müşteri beklentileri artıyor, ancak organizasyonlar bu tür zorluklar karşısında doğru operasyonlar için daha çok mesafe kat etmeleri gerekiyor. Onların değişim istekleri olabilir, ama bu istekle birlikte kapsamlı yatırımlara ve başarılı olmak için daha iyi operasyonlara ihtiyaç vardır. Müşteri bilgileri ile ilgili verilerin kullanımı gerçekten kuruluşların teklifleri özelleştirmek ve müşterilerine ihtiyaç duydukları deneyimi vermek konusunda çok yardımcı olur. Daha önce verileri kullanmayan iş modelleri artık veri devrimine katılarak ve tekliflerini her müşteriye kişiselleştirilmiş bir şekilde hazırlamaya başladılar.

 

Çoğu kuruluş, verileri toplamanın yeterli olduğuna inanıyor, ancak gerçekte, bu işin sadece dörtte biri. Veri devriminin ana odak noktası, çıkarılan verilerden alınan değerlerdir. Organizasyon içinde herhangi bir değer bulamadıysanız, verilerin size çok fazla faydası olmaz. Ancak veriler aracılığıyla çıkarılan değer varsa, bu işlem başarılı sayılır.

 

Data/Enformasyon’da Olgunluk Aşaması;

Bir bilgi şirketi olmak  ve sonunda verilerin bize  para kazandırmaya başladığı olgunluğa ulaşmak için öncelikle daha cesur kararlar almakla birlikte, birincil ve ikincil beceriler gerektirir ve sağlanan sermaye yatırımı dışında insan yatırımına çok ihtiyaç vardır. Bu konuda olgunluk arayan herhangi bir kuruluşun aşağıdaki adımlara ihtiyacı olur. Olgun bir veri şirketi olmanın iç dinamiklerine dış yönlerden daha fazla odaklanıyoruz.

İş zekasını gerçekleştirin:  Harici ve dahili tüm sistemlere bakın ve verilerinizin çoğunun nereye gittiğini görmek için gösterge tabloları oluşturarak bir iş zekası modeli gerçekleştirin. Çevrenizdeki şeyleri gelen bilgilere göre değiştirin. İç anlayışları toplamak için analitik araçlar ve veri yönetimi süreçlerinin kullanımı uzun vadede son derece yararlı olabilir. Oluşturduğunuz panolar, ürünlerinizi veya hizmetlerinizi kimin kullandığını ve onlara daha iyi hizmet etmenize nasıl yardımcı olabileceğini görmenize yardımcı olacaktır.

Ürün ve Hizmetleri, veri ve Anlayışlarla genişletin: Verilerden aldığınız bilgiler, ürün ve hizmetleri müşterilerinize sunmak için kullanılabilir. Hizmetlerinizin çoğunun nereye gideceğini ve bu fırsatı nasıl kullana bileceğinize dair kapsamlı bir plana sahip olduğunuzu bildikten sonra, ürünleri ve hizmetleri doğru insanlara yöneltmek için iç görüleri kullanabilirsiniz.

Bilgi hizmetleri sunun: Son olarak, bir bilgi şirketi olmak için en önemli adım müşterilere bilgi hizmetleri sunmaktır. Müşterilerine reçete ve tahminsel analiz sağlayarak daha fazla  müşteri kazanan çok sayıda başarı hikayeleri olmuştur. Siz de, geleceğe giden bilgi hizmetleri sağlayabileceğiniz bir müşteri listesi oluşturabilirsiniz.

Veri Para Kazanma Stratejilerinin Uygulanması

Bir vizyon oluşturun:  Şirket içindeki Kurumsal yöneticiler, verilerin para kazanma vizyonunu genişletmeli ve verilerin doğru bir şekilde kazanca dönüşmesine yönelik iş gücü zamanı ve yatırım da dahil olmak üzere kaynakları tahsis etmelidir.

Dinamik ve çok disiplinli takımlar: Dinamik veri mimarları, analitik uzmanları, ürün yöneticileri, pazarlama uzmanları ve uygulama geliştiricilerinden oluşan çok disiplinli ekiplerin kullanımı yoluyla verilerden para kazanılabilir.

Rekabetçi bir kültür geliştirin: Düzgün bir şekilde iletilmediği ve iş yerinde işlevsel hale getirilmediği sürece, veriler değersiz kalır. Veriyi en iyi şekilde toplamak ve analiz etmek için veri odaklı bir kültür yaratmak gerekir.

Verilere uygun, güvenli erişim: Veriler yalnızca temiz, tutarlı ve erişilebilir olması ve hacimli olması durumunda para kazandırabilir.

Data/Enformasyon Konusundaki Deneyimlerden Ders Alma

Dijital devrime katılan ve süreçteki tekliflerini değiştiren kuruluşların gerçek yaşam örnekleri, gelecekte tüm kuruluşların takip etmesi için bir örnek teşkil etmektedir. RELX group, bir bilgi şirketi olmak isteyen herhangi bir organizasyon için önemli bir emsal teşkil eden bir organizasyondur. Başlangıçta müşterilere basılı bilgi veren bir şirket olarak başlayan RELX, dijital bilgi hizmetlerine geçti. RELX, sektördeki potansiyeli fark etti ve satış sürecine bilgi ekledi. Şimdi RELX, araştırmacılar, doktorlar ve avukatlar için öngörücü hizmetlerde başarılı bir organizasyon olarak faaliyet göstermektedir. Şirket, bilgi ve veri analizindeki uzmanlıklarını kullanarak tahmin edilen hizmetleri kullanmaya yardımcı olur.

 

Otis Asansör, dijital devrime katılan ve ondan yararlanan bir organizasyonun bir başka örneğidir. Otis, kuruluşlar ve şehirler arasında 2 milyondan fazla asansörün sürdürülmesi zorluğuyla karşı karşıyadır. Ayak uydurmak ve hizmet düzeyini artırmak için Otis önemli bir teknolojik yenilemeyi gerçekleştirdi.

 

Bunun için Otis, şirketin 300.000’den fazla bağlı asansörünün etrafındaki veri trendlerini analiz ederek başladı ve bunların hepsi kendi verilerini üretti. Bu asansörlerden üretilen veriler ve gerçek zamanlı veri toplamak için IOT (Nesnelerin İnterneti) teknolojisi  bağlı asansörler aracılığıyla, bir asansörün sağlığına ve kesinti süresini sonlandırmak için neler yapılabileceğine veya başka bir deyişle öngörülebilir bakım ihtiyacına dayanarak ne zaman sipariş verilebileceğini hesaplayabilir. Otis’in  ürettiği veriler, binaların katlardaki insanların akışını kontrol etmesine ve akışın muhafaza edilmesini ve optimize edilmesini sağlamak için neler yapılabileceğini anlamasına yardımcı oldu. Veri ve bilgi alanına adım atarak, Otis sadece yaptıkları şeyin ufkunu genişletmekle kalmadı, aynı zamanda akıllı dünyada daha iyi bina yönetimi için yepyeni bir alan başlattı.

 

Son olarak, bu listede Netflix, eğlence devini dışarda bırakmak haksızlık olur. Netflix, müşterilerin ihtiyaçlarına uyum sağlamak ve mükemmel bir performans vermek için risk almaktan asla uzak durmamıştır. Kişiselleştirilmiş teklifleri ve veri değerlendirmelerinin olağanüstü anlayışı ile büyük adımlar attılar. Tüm bunları özel bir ekip ve mükemmel veri analizi araçlarının varlığı ile başardılar. Veri analizlerine olan bağlılıkları ve veri algoritmalarıyla her yıl 1 milyar dolardan fazla tasarruf sağladılar.

 

Veri dönüşümünü planlamak ,müşterilerinizi memnun etmek ve onlara gerekli müşteri deneyimini vermek açısından doğru teklifleri yapmanız için; bu başarı hikayelerindeki deneyimler; sizleri de bu konuda başarıya götürebilir

Exit mobile version