Sanal Ortamda Kaygının Yeri

Kaygının çokluğu, işleyişimizi bozarak hayat kalitemizi düşürecek boyutta olduğunda zarar verse de, hiç olmaması da, farklı şekillerde işleyişimize zarar verecek hale getirebilir.
Sanal ortam, gerçek insanların, diyalog halinde oldukları bir sosyal platformdur. Geçmişte de benzer olarak internetin henüz hayatımızda olmadığı zamanlarda da mektup arkadaşlıkları vardı. Bu ortamlar kaygıdan uzak rahatça kendimizi ifade edebileceğimiz ortamlardır. Fakat insanlarla diyaloglarımızda, söylediklerimizi destekleyen ya da aksini gosteren göz teması, ses tonumuz, jest ve mimiklerimiz çok önemli belirleyicilerdir. Kendimizi olduğumuzdan farklı gösterme özgürlüğümüz gercek hayatta da her zaman vardır ama kimsenin bizi nasıl göründüğümüzle, göz temasımızla, jestlerimiz ve mimiklerimizle değerlendirmeyeceğinden emin olduğumuz, kaygıdan uzak, güvenli bir ortamda bunu gerçekleştirmek çok daha kolaydır. O yüzdendir ki bu aralar popüler olan online terapi hizmetlerimizde de danışanlarımızla mutlaka bir kez canlı görüştükten sonra, sonrasında görüntülü seanslarla devam etmeyi tercih etmekteyiz.
Kaygının öneminden bahsederken ayırıcılığı konusunda örnek vermek gerekirse, çok karıştırılan iki kavram olan asosyallik ile antisosyallikten bahsedilebilir. İkisi arasındaki temel kavram kaygının yogunluğunun asosyallikte işleyişi tamamen bozarken, antisosyalikte hiç olmamasının sonucu olarak kişinin dürtülerini kontrol etme gereği duymamasıdır. Bundandır ki normal hayatta anlaşılacağı kaygısıyla dikkatli diyaloglar kurabilecekken ya da diyalogtan kaçınacakken, kaygımızın hiç olmadığı bir ortamda insanlara kim olduğumuz, mesleğimiz, gelirimiz gibi konularda rahatlıkla olmak istediğimiz tabloyu çizerek kendimizi farklı tanıtabilir, onaylanmayacağını, sapkın bulunacağını düşündüğümüz düşüncelerimizi özgürce ifade edebilir ve bunun için eylemde bulunabiliriz. Sonuçlarını ve olabilecekleri göze almak suretiyle elbette tanımadığımız insanlarla diyalog kurabiliriz, hepimiz seçimlerimizde özgürüz ama özellikle de çocukları ve gençleri bu konuda doğru bilgilendirerek olası tehlikelere karşı donanımlı olmalarına yardımcı olmanın önemini unutmamalıyız.

Pınar İyitaş’ın Tüm Yazıları