Çocukta Davranış, “Ebeveyn Modeli” İle Şekilleniyor

Çocuk yetiştirirken söz odaklı değil, davranış odaklı eğitimin esas alınması büyük önem taşıyor. Kız çocuklarının annelerini, erkek çocuklarının ise babalarını rol model aldıklarına dikkat çeken Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, çocuğun anne-babadan örnek aldığı davranışları, ilerleyen zamanlarda kendisinin de gerçekleştireceğini vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, ebeveyn davranışlarının çocuklar üzerindeki etkisi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Çocuğunuzu sözlerle değil, davranışlarla ile eğitin

“Çocuk yetiştirirken temel kaidelerden biri çocuğu sözlerle eğitmek yerine, davranışlarla eğitmektir” diyen Uzm. Dr. Mahir Yeşildal,

“Mesela eve misafir gelir, 23.00-00.00 gibi kalkar, anne-baba ‘Oturun daha yeni gelmiştiniz’ der. Misafir gider, bu defa da ebeveyn, ‘Bir türlü gitmediler’ der. Çocuk oradan ikiyüzlülüğü öğrenir. Bu çocuğa dürüst davranmamak, ikiyüzlü davranmanın normal bir şey olduğunu gösterir. Şiddet noktasında aile içerisindeki problemleri çözme becerimizi çocuğa öğretmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Kızlar annesini, erkekler babasını örnek alıyor

Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, “Kız çocukları annelerini, erkek çocukları da babalarını rol model alır” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir kız çocuğunun hayatındaki ilk erkek babasıdır ve kız çocukları, bir başka erkekle nasıl iletişim kuracaklarını babası ile kurduğu ilişki ile öğrenir. Erkek için de aynı şey söz konusudur.

Çocuğunuzun fikrini sorun

5 yaşındaki çocuğu kendi kafasına göre giydirmemek gerekiyor. 3 tane tişörtü koyup, ‘Kızım-oğlum hangisini giymek istiyorsun’ diye sormak gerekiyor. Kendi özgür iradelerini ortaya koyabilecekleri bir yetişme modelini koymak lazım.

“Çocuğumuzun psikolojisi etkilenmesin” diyerek, sorunları gizlemeyin

Bir problem çıktığında aile içerisinde şuna da çok karşıyım; problem var, ‘Çocuğun yanında susalım’. Hayır efendim, eğer evinizde mali bir problem varsa, bunu çocuğun önünde konuşmanızın bir sakıncası yok. İkili ilişkilerinizde bir problem varsa, bunu medeni insanlar gibi konuşacaksanız, lütfen çocuğun önünde konuşun. Çünkü çocuk sizden sorun çözmeyi öğrenecek. Mesela anne-baba boşanacak, ‘Çocuğumuzun en azından soyut düşünme becerisi gelişsin, 6-7 yaşına kadar bekleyelim, boşanmanın ne olduğunu anlayabileceği yaşa kadar erteleyelim’ diyorlar ve o yaşa kadar, evin içerisinde hiçbir sorun yokmuş gibi davranılıyor. Çünkü ‘Aman çocuğun psikolojisi olumsuz etkilenir’ diye, sorunlar sofraya, çocuğun oyun alanına getirilmiyor. Çocuk güllük gülistanlık giderken, birden bire anne-babasının boşandığını öğreniyor. Neden boşandığını kimden öğrenecek? Anneanneden, babaanneden yani taraflı kişilerden öğrenecek ve olayları çarpık bir şekilde öğrenmiş olacak. Dolayısı ile burada çocuk yetiştirirken, eğer medeni bir biçimde ilişki kurabiliyorsanız, çocuktan bir şeyleri gizleyip saklamanın anlamı yok. Çocuğun olduğu ortamda belediye seçimlerini de konuşmalısınız, artan kuru yemiş fiyatlarını da tanzim satış noktalarını da… Bütün bunları konuşarak çocuğa hayatı öğretebiliriz.”

İletişim şekli, çocuğun bütün hayatını etkiliyor

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, anne-babanın istikrarsız davranışlarının çocuk üzerindeki etkileri hakkında şunları söyledi:

“Baba işe gidiyor, anne kayınvalideden, görümcelerden şikâyet etmeye başlıyor. Babanın eve geldiğinde çizdiği tablo apayrı. Anne susmuş, bu konularla ilgili hiçbir şey söylemiyor, baba diyor ki; ‘Senin annen, 20 sene önce koltuk alırken de böyle yapmıştı’. Çocuk ikili bir mesaj almış oluyor. İstikrarlı bir iletişim ve ilişkiyi böyle bir ailede büyümüş bir çocuğun geliştirmesini beklemek mümkün mü?”

“Babası annesine nasıl davranıyorsa, o da aynı şekilde davranacak”

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, sözlerini şöyle tamamladı:

“Erkek çocuksa, eğer annesi ile babası arasında sağlıklı bir ilişki yoksa ve kendisi baba ile özdeşleşip, anne ile sağlıklı bir iletişim kuramamışsa, babası annesine nasıl davranıyorsa, aynı şekilde davranacak. Babası annesine nasıl davranıyorsa, o da aynı şekilde davranacak. O çocuk sürekli babasından yakınacak, ‘Benim babam böyle yapmıştı, benim babam anneme şiddet göstermişti, benim babam para vermiyordu’ vb. diyecek; ama babasının yaptığının 5 katını kendisi yapacak. Çünkü başka bir şey bilmiyor.”

Çocuklarla İyi İletişim Kurmanın 9 Yolu

Her ebeveyn çocuğuyla sağlıklı bir iletişim kurmak ister. Ebeveyn olmanın en önemli sorumluluklardan biri olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Figen Karaceylan Çakmakçı, anne ve babalara çocuklarıyla ilişkilerini güçlendirecek 9 öneride bulundu.

Çocuğunuzun dikkatini çekin

  • Talimat verirken, tüm dikkatinin sizin üzerinizde olduğundan emin olun.
  • Konuşurken televizyonu, radyoyu, müziği kapatın.

  • İsmiyle seslenin.

  • Küçük çocukların nazikçe elinden tutarak göz teması kurmaya çalışın.

  • Konuşurken gözlerinin içine bakın.

  • Anlaşılır bir şekilde, bağırmadan konuşun.

Olumlu olun

Çocuğunuza ne yapmaması gerektiğini söylemek yerine ne yapması gerektiğini söyleyin. ‘Lütfen patatesini de ye’ demek ‘Patateslerinle oynamayı bırak’ demekten daha etkilidir.

Kuralları açıkça belirleyin

Kuralları açıkça belirlemek tartışma yaşanmasını engeller. Siz ve ailenizdeki diğer bireyler için gerçekten önemli olan kurallara odaklanın; daha az önemli olanlarla vakit kaybetmeyin.

Çocuğunuzu övün

Çocuğunuz bir görevi tamamladığında veya iyi davrandığında ne kadar memnun olduğunuzu söyleyin. Övgü, övülen davranışın hemen arkasından gelmeli.

Ödüllendirin

Çocuğunuzun bazı davranışlarını değiştirmek ve olumlu davranışları pekiştirmek için ödül sisteminden yararlanın. Bu sistemde; çocuğunuz her iyi davranışı için puan toplar ve belirli bir puana eriştiğinde istediği ve önceden üzerinde anlaşılmış bir ödül kazanabilir. Puanları takip etmek için istediğiniz herhangi bir şeyi kullanabilirsiniz. Örneğin; kavanozun içine her olumlu davranış için bir düğme atarak puanlarını takip edebilirsiniz. Anlaşmanızı “anlaşma kartları” üzerine yazabilir ve bu kartları buzdolabının veya bir mutfak dolabının üzerine asabilirsiniz. Böylece hem çocuğunuz hem siz anlaşmanın ne olduğunu hatırlarsınız.

Huzur Planı

Evde ve ev dışında stresi, karşılıklı gerginliği sonlandırmak için bazı düzenlemeler yapın. Eğer çocuğunuzla birlikte alışverişe çıkmak sizin için zorsa, alışverişi kendi başınıza huzur içinde yapabileceğiniz bir zaman ayarlayın. Eğer birlikte yapacağınız araba yolculuğu size korku dolu anlar yaşatıyorsa, bunu molalarda farklı şeyler yapabileceğiniz iki ya da daha fazla kısa yolculuğa bölmeye çalışın.

Nasıl hissettiğinizi açıkça söyleyin

Çocuğu doğrudan eleştirmek yerine (örn: “yaramazlık yapıyorsun!”), davranışlarının sizi nasıl etkilediğinden bahsedin. (örn: “bu davranışın beni gerçekten çok üzüyor.”)

Tartışmalardan kaçının

Açıkça belirlenmiş kurallar vardır. Bunları siz de biliyorsunuz, çocuğunuz da biliyor. Belirlenmiş kurallar hakkında çocuğunuzla tartışmaya girmeyin. Örneğin; çocuğunuz başka bir çocuğun oyuncağını aldığında “…….lütfen dinozoru ……….’a geri ver. 3’e kadar sayacağım: bir ………… (5 saniye bekleyin) iki ………….. (daha kuvvetli) ……. üç” deyin ve kararlılığınızı çocuğa hissettirip, gereksiz inatlaşmalardan kaçının.

Sakinleşmek için mola verin

Öfkeliyken hiçbir sorunu çözemezsiniz. Çocuğunuzla yaşadığınız kriz anlarında karşılıklı olarak inatlaşmak ve güç savaşına girmek yerine, ilişkiye sakinleşinceye kadar ara verin.

 

 

Konuşma Baskısı Kekemeliğe Yol Açıyor

Çocukların küçük yaştan itibaren konuşamama sorunu yani ‘kekemelik’ çeşitli nedenler ile sonradan da ortaya çıkabiliyor. Çocukların konuşurken takılması ve heyecandan kelimeleri doğru telaffuz edememesi aileleri tarafından olumsuz karşılanarak ‘kekeme’ görülmelerine neden olabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Figen Karaceylan Çakmakçı, “Aileler ve çevre tarafından yapılan düzgün ve akıcı konuşma baskısı çocukta kekemeliğe yol açabiliyor. Çocuklar konuşurken hata yapma korkusu yüzünden ‘kekeme’ olabilir” dedi. Uzman Dr. Çakmakçı, kekemeliğin nedenleri ve tedavisi konusunda ailelere uyarılarda bulunarak “Çocuklara düzgün ve akıcı konuşma baskısı yapmayın” dedi.

Halk arasında sadece korku durumlarında ortaya çıktığı sanılan kekemelik, genetik nedenler ile de kendini gösterebiliyor. Kekemeliğin erkeklerde daha sık görülmekle birlikte çocukluk yaşlardan itibaren kızlarda da çeşitli sebeplere bağlı olarak görülebildiğini anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Figen Karaceylan Çakmakçı, “Bu sebeplerin arasında ailelerin çocuklardan akıcı ve düzgün konuşma beklentisi, kelime ve yanlış telaffuzlarda büyük tepkiler gösterilmesi de yer alıyor” açıklamasında bulundu.

Aile ve çevre baskısı kekemeliği tetikliyor

Aile ve çevreden gelen düzgün ve akıcı konuşma baskısının çocuklarda kekemeliğe yol açtığını vurgulayan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Figen Karaceylan Çakmakçı “Çocuğun bir şey anlatırken tekrara düşmesi normalde 4-5 yaşına kadar sürer. Bu masum tekrarlarla kekemeliğin birbirinden ayırt edilmesi gerekir. Çocuklardaki bu normal akıcılık kusurunun kekemelik haline gelmesinde çevrenin baskı ve beklentileri, ailenin dikkatinin çocuğun konuşması üzerine yoğunlaşması etkili oluyor” şeklinde konuştu.

Konuşma hataları “kekemelik” olarak nitelendiriliyor

Bazı çocuklarda görülen irkilme, tutulma, tekrar veya uzatma şeklindeki hafif konuşma özürlerini kekemelik olan nitelendiren anne babaların büyük hataya düştüğünü ifade eden Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Figen Karaceylan Çakmakçı “Çocukların konuşma kusurlarını ve hataları ‘kekeme’ olarak değerlendirilmemeli. Çocukların kendini kekeme olarak görmelerine izin verilmemeli ve bu süreci tehlikesizce atlatmaları sağlanmalı” dedi.

Sınıfta söz alamama ve arkadaşlarından uzaklaşma belirtileri araştırılmalı

Çocuklara kekemelik teşhisi konmadan önce bu davranışların şiddeti, yaşı, süresi, pekiştirici etkenlerin ele alınması gerektiğinin altını çizen Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Figen Karaceylan Çakmakçı “Birtakım etkenler ile ortaya çıkan çeşitli kaygı bozukluklarının varlığı, bu davranışa bağlı olarak zaman içerisinde arkadaşlardan uzaklaşma, sınıfta söz almama ve özgüvende düşüş gibi işlevsellikte bozulmalar araştırılmalı. Kekemelik tedavisi konulduktan sonra ise nefes egzersizleri, harf ve kelimelerin doğru telaffuzu üzerine odaklanan konuşma terapileri uygulanmalı” şeklinde konuştu.

Anne ve babalara büyük görev düşüyor

Anne ve babaların çocukları bir şey anlatırken onları bölmeden sabırla dinlemeleri ve hatalı konuştuklarında kızmamaları gerektiğine değinen Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Figen Karaceylan Çakmakçı aileler için önerilerini sıraladı.

  • Çocuğun konuşması üzerine aşırı titizlik gösterilmemeli
  • Çocuk konuşurken sakince dinlemeli ve bir şey söylemek istediğinde acele etmeden söyleyebileceği kadar zaman verilmeli
  • Çocuğun konuşması kesilmemeli, tutulduğunda yardım etmeden sabırla kendilerinin bunu düzeltmeleri beklenmeli
  • Çocuğa hiçbir zaman “dur, acele etme, yeniden başla, önce derin bir nefes al” gibi uyarılarda bulunulmamalı
  • Çocuk konuşurken onun dudak hareketlerine değil gözlerine bakılmalı
  • Katı disiplinden sakınılmalı ve alay etmek bir disiplin aracı olarak kullanılmamalı
  • Çocuğun yanında kusurları hakkında konuşulmamalı
  • İleri kekemelik hallerinde çocuğun en az şaşırdığı ve rahatça konuşabildiği durum ve şartları saptayarak bu durum ve şartlarda konuşturulmalı
  • Yanlış konuştuğunda ya da tutulduğunda cezalandırmakla tehdit edilmemeli ve cezalandırılmamalı
  • Yorgun ve heyecanlı olduğu zamanlarda çocuk konuşmaya zorlanmamalı
  • Yavaş konuştuğunda hızlı konuşması için baskı yapılmamalı
  • Çocuk konuşamama probleminin farkındaysa onu bu yönden açıklığa kavuşturmak için uygun zamanlarda “konuşurken bazı tekrarlar, irkilmeler, tutulmalar yaptığı fakat bunların önemli olmadığını, bunlardan kurtulmanın mümkün olduğu zaten herkeste buna benzer durumların görüldüğü” söylenmeli
  • Çocuğun kendine karşı iyi, olumlu tavır geliştirmesine yardım edilmeli, çocuğun sahip olduğu iyi özellikler ortaya çıkarılmalı.

 

Bebeğinizle Kalpten İletişim Sarılmaktan Geçiyor!

Sarılınca stres azalıyor

Doğumu takip eden dakikalardan itibaren bebeklerin güvende hissetmek ve sağlıklı bir duygusal bağ kurmak için anneyle yakın temasta olmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Prima Uzman Kurulu üyesi Uzman Psikolog Yeşim Çaylaklı, bebeğin yakın temasta ya da ona dokunulduğunda oksitosin adlı bir hormon salgılandığına ve bu hormonun artmasıyla stres hormonu olan kortisol’ün azaldığına işaret ediyor. Çaylaklı, oksitosin hormonunun bebekleriyle tensel temas kurduklarında babalarda da salgılandığına dikkat çekiyor.

Uzman Psikolog Çaylaklı, sarılmanın hem bebekler hem de ebeveynler için mental olarak olumlu yönlerini ise şöyle anlatıyor: “Bebeğin güvende olduğunu hissetmesi ve huzursuz hissettiği anlarda sakinleşebilmesi için sizin kokunuzu, nefes alıp verişinizi ve kalp atışınızı duymaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı gidermenin en doğal yollarından biri ten tene temasta olmaktır. Bu şekilde kurulan bir yakınlık bebeğiniz için tanıdıklık hissi yaratır ve onun için yeni olan dünyaya adım atarken ona güvende olduğu hissini verir. Aranızdaki duygusal bağın güçlenmesi ve ilişkinizde doyum sağlanması açısından da tensel temasın önemli bir rolü vardır.”

Bebeğinizi kucaklamaktan kaçınmayın

Ten tene temasın mümkün olmadığı durumlarda ise bebeğin eline dokunarak veya ona sarılarak temas kurmak gerektiğini belirten Çaylaklı, her dokunuşun bebek için rahatlatıcı ve sakinleştirici bir etkiye sahip olduğunu vurguluyor. Kucağa alışmaması için kucağa alınmaması gibi önerilerin doğru olmadığına da dikkat çeken Çaylaklı, anne babalara şu tavsiyede bulunuyor: “Bebeğiniz ve sizin karşılıklı olarak ihtiyacınız olan ten temasını ve fiziksel yakınlığı cömertçe vermekten çekinmeyin. Ancak bu sayede bebeğiniz, kendini güvende ve huzurlu hissedebilir. Güvende hissettikçe kaygıları ve korkuları azabilir ve önünde kendisini bekleyen gelişim basamaklarına güvenle ve istekle adım atabilir.”

Yarıyıl Tatiline Özel 9 Öneri

Yoğun geçen eğitim öğretim dönemine yarıyıl tatiliyle ara verilirken, ailelere bu süreçte önemli görevler düşüyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. A. Evren Tufan, tatilin ilk birkaç günü çocukların mutlaka dinlenmesine izin verilmesi gerektiğini belirtirken, sonrasında onların gelişimlerini ve aile içi iletişimi destekleyecek şekilde vakit geçirilmesinin, bunu yaparken de çocukları etkinliğe boğmamanın önemini vurguluyor. Doç. Dr. A. Evren Tufan, ebeveynlere; çocuklarının hem eğlenecekleri hem de öğrenecekleri bir sömestr tatili için 9 önerisini sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

  • Çabalarını ve başarılarını takdir edin

Yaşı ve ders başarısı ne olursa olsun, her çocuk yarıyıl tatilinde ödüllendirilmek ister. Maddi değil manevi değeri yüksek ödül seçin ve çocuğunuza akademik sonucundan çok çabası ve çalışması için takdir ettiğinizi vurgulayın. Karnedeki notlarını, çocuğunuzun başarısının ve gelişmesinin tek göstergesi olarak değerlendirilmeyin, çocuğun ve ailenin geliştirmesi gereken alanları belirttiğine dikkat edin. Ödüllendirme ve geri bildirimlerde üslup çok önemli. Sınıf arkadaşları, kardeşleri ve akrabaların çocukları ile kıyaslamaktan kaçının.

  • Karnesine nasıl yaklaşmalı?

Karnedeki notlar anne babalar tarafından başarının tek göstergesi olarak görülebilir. Diğer yandan çocuklar da notları nedeniyle kaygı duyabilir ve ebeveynleri ile bu notları paylaşmaktan çekinebilir. Anne babaların çocuklarına çaba ve başarıları için geri bildirim verirken sadece zorlandığı alanlara değil, güçlü yanlarına da odaklanması ve karnedeki notların akademik başarının tek göstergesi olmadığını göz önüne almaları önemlidir. Geri bildirimlerde aşırı tepkiler ve sert yorumlardan, diğer çocuklarla kıyaslamadan kaçınılmalı, notların geliştirilmesi gereken alanları gösterdiği vurgulanmalıdır. Sayısal veya sözel dersler gibi belli alanlarda, uzun süren ve baştan beri devam eden, çocuğun diğer alanlardaki başarısı ile uyumsuz zorlanmanın öğrenim güçlükleri veya dikkat sorunlarını gösterebileceğine dikkat edilmeli ve bu konuda bir uzmandan yardım istenmelidir.

  • İlk birkaç gün sadece dinlenmesine fırsat tanıyın

Çocukların uzun ve yoğun bir eğitim döneminden çıktığını göz önüne alarak, yarıyıl tatilinin ilk birkaç günü sadece dinlenmelerine izin verin. Bu süre çocukların kendi hallerine bırakıldıklarındaki davranışları hakkında ebeveynlere bilgi sağlayıcı oluyor ve tatil programını hazırlarken yol gösteriyor. Birkaç günlük dinlenmenin ardından, çocuğunuzun güçlü ve zayıf yanlarını da göz önüne alınarak ailece bir tatil programı oluşturabilirsiniz.

  • Tatil boyunca sadece akademik performansa odaklanmayın

Anne babaların ders yılı içerisinde ve yarıyıl tatilinde çoğunlukla akademik başarıya odaklanmaları ve tatilde de sürekli ders çalışmaya vurgu yapmaları çocuklarda yılgınlık, umutsuzluk veya inatlaşma gibi tepkilere yol açabiliyor. Sağlıklı bir gelişim için akademik alanın dışında sosyal, duygusal ve bedensel gelişimin de önemli olduğu açık. Dolayısıyla, yarıyıl tatilini çocuğunuzun sadece ders çalışacağı ve ödev yapacağı bir zaman aralığı olarak görmeyin ve bütüncül gelişimi için bir fırsat olarak değerlendirin.

  • Ortak zevk alacağınız etkinlikler yapın

Yarıyıl tatili, ailece verimli ve keyifli bir şekilde zaman geçirebilmek için bir fırsat. Çocuğunuzla şartlarınıza uyan şekilde çevrenizdeki tarihi ve kültürel yapıları gezin ve gezdiğiniz yerlerle ilgili konuşun. Diğer yandan evde beraberce kitaplar okumak ve okunan kitaplar üzerine konuşmak da aile içi iletişimi destekliyor ve çocukların kendilerini ifade etme becerilerini geliştiriyor. Çocuğunuzu spor ve bedensel etkinliklere yönelmeleri için teşvik edebilir; sinema, tiyatro ve konserlere gitmek ya da akrabaları/komşuları ziyaret etmek ailece yapılabilecek etkinlikler arasında sayılabilir.

  • Çocuğunuzu etkinliklere boğmayın

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzmanı Doç. Dr. A. Evren Tufan “Yarıyıl tatili, ailece verimli ve keyifli bir şekilde zaman geçirebilmek için bir fırsattır. Bu fırsatı, kısıtlı bir zaman aralığında yerine getirilmesi gereken pek çok etkinlikle doldurmak ve çocukları bir etkinlikten diğerine koşturmak hem katıldıkları faaliyetlerden zevk almalarını engeller hem de aile içi ilişkileri olumsuz olarak etkileyebilir. Yarıyıl tatilinde çocukların sadece dinlenebilecekleri zaman aralıklarının da planlanması önemlidir” diyor.

  • Arkadaşları ile vakit geçirmelerine fırsat verin

Ders ve ödevlerin yoğunluğu nedeniyle çocukların çoğu arkadaşları ile kısıtlı zaman geçirdiğinden, yarıyıl tatili arkadaşlarıyla görüşebilmesi ve vakit geçirebilmesi için de bir fırsat sunuyor. Yaşıtları ile keyifle oynayarak veya spor yaparak geçirilecek bir zaman aralığı her çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine olumlu etkide bulunuyor. Bu nedenle çocuğunuzun arkadaşlarıyla geçireceği vakitleri ve etkinlikleri onun yaşına ve gelişim düzeyine göre planlayabilirsiniz. Evde buluşma ya da sinema/tiyatroya beraber gitme gibi faaliyetler planlayabilirsiniz.

  • Program yapın

Zamanı verimli kullanabilmek, her yaştan birey için önemli bir beceri. Eğitim ve öğretim çağındaki çocuklar programları genellikle ders ve okul ile ilişkilendirdiğinden tatilde yapabileceklerini programlayamayabiliyor. Yarıyıl tatilini verimli şekilde geçirmek için program yapması konusunda çocuğunuza destek olmanız önemli. Tatil programını ailece yapın ve derslere/ödevlere ve diğer etkinliklere dengeli şekilde vurgu yapın. Tatil programı çocukların ödevleri ve derslerini son günlere sıkıştırmasını da engelleyebilir ve onlara düzenli çalışma alışkanlığı kazandırabilir.

  • Tablet ve televizyona sınır koyun

Tatil, çoğu çocuk için kuralların olmadığı, istedikleri kadar televizyon seyrettikleri, bilgisayarda oyun oynadıkları ve istedikleri saatte yatıp, geç vakitte uyandıkları bir dönem. Ancak, bu tür bir kuralsızlık hem yarıyıl tatilinin verimli bir şekilde geçirilmesini hem de okula tekrar başladığında ders ve uyku saatlerine uyumu engelliyor. Tatilde, her ailenin kendine özgü olan kurallarının esnetilebileceğini ancak tamamen ortadan kaldırılmayacağını çocuğunuza anlatın. Bilgisayar/televizyon karşısında geçireceği zamanı okul dönemindekine göre artırabilirsiniz ancak mutlaka bir sınır koyun. Tatil süresince yapacağınız programda uyku saatini de belirleyerek geç yatma eğilimini kontrol edin.

  • Yaşlarına uygun sorumluluk ve görevler verin

Yarıyıl tatilini, çocuğunuza sorumluluk duygusu kazandırabilmek için bir fırsat olarak da görebilirsiniz. İlgi alanına göre ev içinde verilecek görev ve sorumluluklar, hem aile içi iletişimi artırıyor hem de onlara sorumluluk duygusu kazandırıyor. Örneğin yaşına ve gelişim düzeyine göre, oda ve eşyaları toplamadan faturaları ödemeye kadar değişebilen sorumluluklar verebilirsiniz. Verilen sorumluluk ve görevlerin mükemmel olarak gerçekleştirilmesinden çok yerine getirebilmek için harcanan çaba önemli. Çocuğunuzun çabaları ve başarıları için vereceğiniz geri bildirimlerde üslubunuza dikkat edin.

 

 

Exit mobile version