2023’te Türkiye’de Elektriğin En Ucuza Üretildiği Kaynaklar Güneş ve Rüzgar Olacak

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi ve Bloomberg New Energy Finance’in (BloombergNEF) düzenlediği ‘Türkiye’nin Enerji Dönüşümünde Kısa Vadeli Yatırımları Hızlandırmak için Uzun Vadeli Çözümler’ toplantısı bugün İstanbul’da gerçekleştirildi. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman’ın ev sahipliği yaptığı etkinlikte, gelecek 30 yılda yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye’nin elektrik üretimindeki payı ve etkisi ele alındı, enerji dönüşümündeki gelişmelerin piyasa üzerindeki etkileri tartışıldı.

Toplantıda BloombergNEF’in hazırladığı ‘Türkiye Enerji Piyasasının Uzun Vadeli Görünümü’ raporu, kurumun Avrupa, Ortadoğu & Afrika Politika Analisti Katherine Poseidon tarafından açıklandı. BloombergNEF’in her yıl yayınladığı ve enerji sektörünün küresel ölçekte uzun vadeli ekonomik tahminlerine dayanılarak hazırlanan raporda, uzun vadeli değişimlerin Türkiye’nin elektrik sektöründeki kaynak türlerine etkisine yer veriliyor. Çalışmada, 2050 yılına kadar Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılabilecek yatırımlar ve bunun ekonomik yansımaları inceleniyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin ‘Türkiye’de Enerji Dönüşümü: Yatırımlar ve Fırsatlar’ serisinin ikincisi olan etkinliğin açılış konuşmasını yapan Selahattin Hakman, önümüzdeki yıllarda elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payının artacağına dikkat çekti. Hakman, “SHURA tarafından yapılan çalışmalarda da Türkiye’nin elektriğinin yüzde 50’sinin rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanabileceği ortaya konulmuştu. BloombergNEF’in araştırması ise SHURA’nın bulgularını destekliyor ve çıtayı daha da yükseltiyor” dedi.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın ise, 2018’de ve 2019 Ocak ayında yayınladıkları raporlara değinerek enerji dönüşümünde Türkiye’nin potansiyelini, hangi yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu anlattı. Saygın, Türkiye’nin enerji dönüşümüne hız kazandırması için yapılması gerekenleri şöyle özetledi:

“BloombergNEF’in çalışması önümüzdeki yıllarda güneş ve rüzgar yatırım maliyetlerindeki düşüşün devam edeceğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin bu düşüş potansiyelinden yararlanması için, başarılı birçok ülke örneğinde olduğu gibi, uzun vadeli planlamayı önceliklendirmesi önemli. Bu planı hayata geçirebilmek için daha güçlü bir düzenleyici çerçeve belirlenmeli. Bu çerçevenin de Türkiye’de enerjinin yarısından fazlasının yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi için gereken esnekliği sağlayacak şekilde düzenlenmesi büyük fayda sağlayacak.”

Katherine Poseidon ise şunları söyledi: “BNEF’in Yeni Enerji Görünümü modelinin en düşük maliyetli senaryosuna göre, yenilenebilir enerjideki düşen teknoloji maliyetleri sayesinde 2050’de Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 88’i sıfır karbon emisyonlu kaynaklardan sağlanabilir. 2023’te ise yeni kurulan rüzgar ve güneş santrallerinden üretilen elektriğin maliyetinin yeni kömür santrallerine göre daha ucuz olabileceğini görüyoruz. Halihazırda ise yeni güneş ve rüzgar santrali kurmak, kombine doğalgaz çevrim santrallerinin işletiminden daha ucuz.”

Güneş Yatırımları Doğalgazdan Ucuz Olacak

Rapora göre, Türkiye’nin toplam elektrik kurulu gücünün 2017 ile 2050 yılları arasında iki katına çıkması öngörülüyor. Onshore rüzgar (yüzde 25) ve güneş (yüzde 25) enerjisi kurulu güçlerinin payının toplam kurulu gücün yarısına denk gelmesi bekleniyor. Rüzgar ve güneşin kurulu güçteki payı artarken, yatırım maliyetlerindeki düşüşe dikkat çekiliyor. Çalışmada şu bilgilere yer veriliyor:

“Büyük ölçekli güneş santrallerinin seviyelendirilmiş elektrik maliyetlerinde 2018 ile 2050 yılları arasında yüzde 77’lik düşüş öngörülmektedir. Aynı dönemde rüzgar enerjisinden üretilen elektriğin seviyelendirilmiş maliyetinin yüzde 56 oranında düşeceği beklenmektedir. Aynı zamanda 2020’lerin başından itibaren yeni kurulan güneş ve rüzgar santrallerinin seviyelendirilmiş enerji maliyetlerinin yeni kurulan kömür ve doğalgaz santrallerine oranla daha ucuz olacağı düşünülmektedir. Analiz ayrıca, 2023 yılında büyük ölçekli güneş enerjisi santrali yatırımlarının mevcut doğalgaz santrallerinin işletmesinden daha ucuz hale geleceğini öngörmektedir.”

Enerji Talebi 30 Yılda İki Katına Çıkacak

2017 yılında Türkiye’nin kurulu gücünün yarısından biraz fazlasının fosil yakıtlarından oluştuğuna dikkat çekilirken, 2050 yılında yenilenebilir enerjinin toplam kurulu güçteki payının yüzde 68 seviyesine ulaşabileceği vurgulanıyor.

2017 ile 2050 yılları arasında büyüyen ekonomi ve nüfus artışı sebebiyle elektrik talebinin günümüze oranla iki katına çıkmasının (yüzde 126 artması) beklendiği belirtiliyor. 2023 itibarıyla elektrik talebindeki artışa rağmen elektrik sektörünün sera gazı emisyonlarının düşebileceğinin altı çiziliyor.

Sıfır Emisyonlu Elektrik Üretiminin Payı Yüzde 88

Bununla birlikte raporda 2018 ile 2050 yılları arasındaki yeni kurulu güç yatırımının yaklaşık 276 milyar dolar olabileceği belirtiliyor. Ayrıca üretimde yenilenebilir kaynakların payının artmasıyla Türkiye’nin elektrik sisteminde daha fazla esnekliğe ihtiyaç duyulacağının altı çiziliyor. Doğalgaz santralleri de bu esnekliğe kısmen katkıda bulunabilecek.

Bunun yanında BloombergNEF’in çalışmasından çıkan sonuçlara göre batarya depolama sistemleri gibi gelişmeler esnekliğin artırılmasında rol oynayacak ve toplam elektriğin yüzde 88’inin sera gazı emisyonuna sebep olmayan kaynaklardan üretilmesine imkan verecek.

Etkinlik kapsamında ayrıca SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, Limak Enerji Grubu CEO’su Birol Ergüven, Borusan EnBW Genel Müdürü Mehmet Acarla ve Enerji Ticareti Derneği Kurucu Başkanı ve Başkan Vekili Mustafa Karahan’ın katıldığı ‘Türkiye’nin Uzun Vadeli Enerji PlanlamasıNasıl Güçlendirilir ve Yatırım Risklerinin Üstesinden Nasıl Gelinir’ başlıklı oturum düzenlendi.

Türkiye’nin Cari Açığı Güneş ile Düşecek

Her yıl Ocak ayının ikinci haftasında kutlanan Enerji Tasarrufu Haftası dolayısıyla bir açıklama yapan GENSED Başkanı Halil Demirdağ, artan güneş enerjisi yatırımları sayesinde Türkiye’nin başta doğalgaz olmak üzere fosil yakıt ithalatını azaltmanın mümkün olduğunu vurguladı.

Enerji kaynaklarının verimli kullanımına dikkat çekmek amacıyla kutlanan Enerji Tasarrufu Haftası dolayısıyla özel bir açıklama yapan Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Başkanı Halil Demirdağ, temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olan güneş enerjisine yönelik her yatırımın Türkiye’nin doğalgaz başta olmak üzere fosil yakıt ithalatını büyük oranda azaltacağını belirtti.

Açıklamasında Türkiye’nin güneş enerjisi konusundaki yatırımlarına hız verdiğini belirten Demirdağ, şunları söyledi: “Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları, özellikle de güneş açısından çok şanslı. Şu sevindirici bir gerçek ki, son 5 yılda bu şans daha iyi görüldü ve güneşin değeri daha net anlaşıldı. Türk güneş enerjisi sektörü, sıfırdan başladığı güneş enerjisinde kurulu gücünü 5 GW’ı aşkın bir noktaya taşıma başarısı göstermiş olarak 2019 yılına adım attı. Rakamlar her 1000 MW’lık GES’in 110 milyon dolarlık doğalgaz ithalatını önlediğini gösteriyor. Ulaşılan 5000 MW’lık güç sayesinde Türkiye bu yıl itibariyle ithal doğalgaza 550 milyon dolar daha az ödedi. Yani elektriğini kendi enerji kaynağı güneşten üreterek kaynaklarının dışarıya gitmesini önlemiş oldu.”

Demirdağ, açıklamasına şöyle devam etti: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız da her yıl 1000 MW olmak üzere 10 yılda toplam 10 bin MW kurulu güç ilave edilmesi hedefini ortaya koydu. Türkiye’nin 100’üncü yılı olan 2023’te hedef, 15 GW’a ulaşmak. Bu ivme, sektör için çok sevindirici. Çünkü yerli ve milli enerji kaynağı güneşe yapılan her yatırım, Türkiye’nin ekonomisinin yolunu açar. Güneş enerjisi teknolojisindeki gelişmeler ve artan yatırımlara bağlı olarak toplam enerji üretiminde güneşin payının artması; ithalata ayrılan bütçede düşüş, cari açığın azalması, GSYH’da iyileşme ve yeni istihdam imkanları gibi ekonomik faydaların yanı sıra, Türkiye’nin kendi enerjisini kendi kaynaklarından üreterek enerji bağımsızlığını kazanması ve arz güvenliğini sağlaması açısından da büyük önem taşıyor.”

ENERJİ KAYBININ ÖNLENMESİ İÇİN BÖLGESEL ÜRETİM DESTEKLENMELİ

Güneşin Türkiye’deki toplam elektrik üretimi içindeki payının yüzde 2,5’i bile bulmadığını ve bu oranın kesinlikle artması gerektiğini vurgulayan Demirdağ, açıklamasını şöyle bitirdi: “Bunun için de hem yeni kapasiteler yaratılarak GES yatırımları desteklenmeli hem de mesken, işyeri ve fabrikaların elektriğini güneşten ucuza üretmesine ve ihtiyacı kadarını kullandıktan sonra fazlasını sisteme satmasına olanak sağlayan sistemin de önü açılmalı. Ayrıca, iletim hatlarından kaynaklanan elektrik kayıplarının önüne geçilmesi için elektriğin uzak mesafeler arasında taşınması yerine bölgesel üretime ağırlık verilmeli. Güneş enerjisinin her açıdan desteklenmesi; Türkiye’nin ithalat faturasını düşürdüğü ve fosil yakıt talebini azalttığı gibi, bireysel kullanıcılarının da bütçelerini dengeler. Biliyoruz ki, gelecekte kaynağından çıkarılması yoğun emek gerektiren fosil yakıtların yeri yok. Gelecek sürdürülebilir, temiz ve yeşil enerjide. Bu nedenle 20 yıl içinde 5 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşması beklenen güneş ekonomisinde Türkiye söz sahibi gelişmiş ülkeler arasında mutlaka yerini almalı.”

Exit mobile version