Etiket: Rapor
2019 Teknoloji Trendleri
Deloitte teknoloji trendleri raporu ‘2019 Teknoloji Trendleri: Dijital sınırların ötesinde’ adıyla yayınlandı. Rapor, teknolojik güçler ile yeni teknolojilerin yakınsamasının endüstrilerdeki yıkıcı etkisini araştırıyor. Bu yeni teknolojiler; gelişmiş ağları, sunucusuz bilgisayarları akıllı ara yüz ve dijital deneyimleri içerirken, bilişsel ve bulut teknolojilerini de içeren teknolojik güçleri kapsıyor.
Deloitte, 10 yıl önce, akıllı telefonlar ve mobil uygulamalar yoğun şekilde tüketicilerin ilgisini çekmeye başladığında ve ‘Bulut Bilişim’ ve ‘Nesnelerin Interneti’ gibi teknolojiler ortaya çıktığında ‘Teknoloji Trendleri Raporu’nun ilkini yayınlamıştı. Deloitte, dijital çağın ortaya çıkardığı gelişmeleri, şirketleri yeniden tanımlayan teknolojinin değişen rolünü ve bu alanda hali hazırda çeşitlenerek artan trendleri çok daha uzun zamandır takip ediyor. Bazı şirketler, Deloitte’un 2010 yılında ortaya koyduğu trendleri yeni keşfetmeye başlarken bazıları ise hızlı bir şekilde bu konuda gelişim gösteriyor.
Deloitte Türkiye Ortağı ve Teknoloji Lideri Gökhan Arıksoy; “2010 yılında yayınlanan ilk versiyonundan itibaren Teknoloji Trendleri raporu akıl almaz hızla gelişen teknolojik inovasyonları araştırıyor. 10 yıl önce şirketler yeni gelişmekte olan bu teknolojileri benimseyerek rekabet avantajı elde edebiliyordu. Ancak bu reaktif yaklaşım artık yeterli değil. Rekabette birinciliği korumak için şirketler metodolojik olarak yeni inovasyonları ve hatta olasılıkları sezmeli. Teknoloji yalnızca etkin bir işlev değil, günümüzün evrensel dilidir. Değişimin hızı arttıkça, teknoloji artık iş stratejisine öncülük ediyor. Özetle; teknoloji trendleri, işletmelerin neler başarabileceğini yeniden tanımlamak için, CIO, CDO, CFO, CEO, tüm yönetim ekibi ve toplantı gündemlerine taşınıyor. Bu yılki rapor akıllı ara yüzlerin olduğu fakat sunucuların olmadığı en son teknolojik gelişmelerin yanı sıra teknolojik gelişmelerin belkemiğini oluşturan 9 makro trende odaklanarak okuyucuları dijital teknolojilerin sınırlarının ötesine götürüyor.
‘2019 Teknoloji Trendleri: Dijital Sınırların Ötesinde’ raporu, müşteri deneyimi, bulut bilişim, analitik, blok zinciri, yapay zeka, sanal gerçeklik, teknoloji ve iş birimlerinin entegrasyonu, ana sistemlerin modernizasyonu ve siber güvenlikten oluşan dokuz makro güç tarafından oluşturulan yıkıcı değişimin 10 yıllık yansımasıyla başlıyor. Rapor, yeni işletim modellerine yol açan, işin doğasını yeniden tanımlayan ve Bilgi Teknolojilerinin işletmeyle olan ilişkisini ve rolünü çarpıcı biçimde değiştiren altı trendi ortaya koyuyor.
2019 yılının öne çıkan 6 teknoloji trendi:
- Yapay Zeka destekli kurumlar: Önde gelen şirketler; makine öğrenimi, doğal dil işleme, robotik süreç otomasyonu (RPA) ve bilişsel teknoloji gibi sistematik olarak hızla olgunlaşan teknolojileri sadece temel iş süreçlerinde değil; ürün, hizmet ve endüstrilerinin geleceğini kurgularken de kullanıyor. Bu kuruluşların yapay zeka kullanımına bakış açısı ‘Neden?’den ‘Neden olmasın?’ a doğru bir dönüşüm yaşıyor.
- Sunucusuz dünyada NoOps: Bulut bilişiminin gelişiminde bir sonraki aşamaya gelindi. Teknik kaynaklar tamamen soyutlandı ve yönetim görevleri gittikçe otomatikleştirildi. Sıradan sorumluluklardan kurtulan Bilgi Teknolojileri yeteneği, işletme sonuçlarını daha doğrudan destekleyen faaliyetlere odaklanabilir.
- Yarının bağlanabilirliği: 5G, örgüsel ağlar ve sınır bilişim gibi teknolojiler, iş alanlarını dünyanın en uzak köşelerine, en küçük alanlara kadar genişletiyor. Gelişmiş ağ iletişimi, görünmez bir kahraman gibi yeni ürün ve hizmetlerin gelişimini yönlendirerek işlerin nasıl yapıldığını değiştiriyor.
- Akıllı ara yüzler: Günümüzde insanlar, insan merkezli tasarım teknikleri ve ileri teknolojiyi bir araya getiren; bilgisayar vizyonu, konuşma sesi, işitsel analitik, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik gibi ara yüzler aracılığı ile teknolojiyle etkileşime giriyor. Bu teknoloji ve teknikler bir arada çalışarak makineler, veriler ve birbirimizle iletişim biçimimizi yeniden şekillendiriyor.
- Pazarlamanın ötesinde — Deneyim yeniden tasarlandı: Bugünün müşterilerinin beklediği oldukça kişiselleştirilmiş, belli bir konu etrafında kurgulanmış deneyimleri sunmak için, bazı pazarlama yöneticileri, kendi CIO’larıyla daha yakın ortaklıklar kurarken uzun süredir devam eden, geleneksel ajans ilişkilerinden uzaklaşıyor. Kişiselleştirilmiş, bağlamsal ve dinamik deneyimlere odaklanan yeni nesil pazarlama araçları ve teknikleri sayesinde, CIO’lar ve CMO’lar müşteri ihtiyaçlarını ve isteklerini en etkin şekilde karşılayabilecek.
- DevSecOps ve siber zorunluluk: DevSecOps temel olarak siber, güvenlik, gizlilik ve risk yönetimini, uyumluluk temelli faaliyetlerden (tipik olarak geliştirme yaşam döngüsünde geç kalınan) ürün yolculuğundaki temel çerçeveleme zihniyetine dönüştürüyor.
Raporun sonunda ise modern işletmelerin dijital dönüşümü nasıl yönlendirebileceği; doğru teknolojileri, teknikleri, yetenek ve yönetici desteğini içeren bir yol haritası oluşturarak inceleniyor.
2019 Endüstriyel Kontrol Sistemleri Siber Güvenlik Öngörüleri
Enerji tesislerinden, sağlık sistemlerine, savunma sanayiinden üretim tesislerine kadar birçok kritik altyapının omurgasını oluşturan Endüstriyel Kontrol Sistemleri’nin (EKS/SCADA) önemi, her geçen gün daha fazla artıyor. Söz konusu sistemlerin zarar gördüğü ve çalışamaz hale geldiği durumlarda, büyük boyutlu sektörel, ulusal ve küresel maddi ve manevi zararlarla karşılaşılacağı da bir gerçek.
2000’den bu yana, BT, OT ve IoT bütünsel siber güvenlik yaklaşımıyla, projelendirme, danışmanlık ve denetim hizmetleri sunan, sektörünün lider siber güvenlik entegratörü Biznet Bilişim; 2015 yılında konunun önemine dikkat çekerek bu alandaki çalışmalarını başlattı. 2018 yılında Biznet Bilişim, Operasyonel Teknoloji güvenliği alanında yürüttüğü öncü çalışmaların sonucunu aldı ve ilk Türk hizmet firması olarak Gartner 2018 raporunda yer alan, bu alandaki ilk Türk hizmet firması oldu. Biznet Bilişim ayrıca, bu alandaki deneyimiyle, 2019 yılı EKS öngörülerini kamuoyu ile paylaştı.
3 yıl içinde, güvenli olmayan EKS altyapıları nedeniyle, çevre ve insanların zarar görmesi olasılığı çok yüksek.
Gartner’ın yakın zamanda yayınlanan raporunda, “3 yıl içerisinde, güvenli olmayan endüstriyel kontrol sistemleri ve OT altyapıları nedeniyle, çevre ve/veya insanların zarar görmesinin” ön görüldüğünü anımsatan Biznet Bilişim EKS Siber Güvenlik Hizmetleri Yöneticisi Can Demirel “İşte bu ifade, yaptığımız işin ne kadar önemli ve gerçekten ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. EKS Siber Güvenlik Ekibimiz, insanlar evlerine girip, elektrik düğmesine bastıklarında, elektriğin gelmesi; musluğu açtıklarında suyun akması; hastaneye gittiklerinde, medikal cihazların çalışması; uçağın zamanında kalkması; trenin zamanında gelmesi gibi günlük hayatımızı ciddi derecede etkileyen kritik altyapılardan aldığımız servisin kesintiye uğramaması için çalışıyor. O yüzden bizim temel misyonumuz, sağladığımız çözümler ve danışmanlık hizmetleri ile başta ülkemiz olmak üzere, yakın bölgedeki kritik altyapıların siber dayanıklılığının artırılmasını sağlamaktır” dedi.
Biznet Bilişim olarak, bu hayati alanla ilgili stratejilerinden ve verdikleri hizmetten de bahseden Demirel; sözlerine şöyle devam etti: “Firma olarak, temel stratejimiz olan, BT, OT ve IoT alanlarındaki bütünsel siber güvenlik yaklaşımımız, belki de en çok kritik altyapılar için hayati öneme sahip. Biznet olarak bu alanda neler yaptığımızı ise, şöyle özetleyebilirim: Güvenlik Testleri başlığında, saldırgan bakış açısıyla, en az bilgi ile altyapı üzerindeki bileşenleri güvenlik testine tabi tutuyoruz. Ek olarak, EKS bileşenleri sızma testine tabi tutuluyor. Konfigürasyon Denetimleri başlığında ise, EKS altyapılarının güvenliği ve sürekliliğini ilgilendiren bileşenleri, sistem yöneticisi gözüyle denetime tabi tutuyoruz. Süreç Denetimleri başlığı ise, işletim süreçlerinin güvenlik bakış açısıyla denetlenmesidir. Fiziksel Denetimler de, altyapı bünyesinde kritik işlevlere hizmet eden kontrol odaları, veri merkezleri ve işletmenin genel güvenlik durumunun, en iyi uygulama örneklerine göre denetlenmesini kapsıyor. Son olarak, EPDK EKS Bilişim Güvenliği Yönetmeliği Uyumluluk Hizmetlerimizden bahsetmek istiyorum. Yönetmeliğin öngördüğü envanter çıkarma, risk analizi yapma ve risk aksiyon planlarının hazırlanması konularında danışmanlık hizmeti sunarak; kurumların yönetmeliğe uyumlu hale gelmeleri sağlıyoruz. Ayrıca, özellikle bu alana ilişkin farkındalığı artırmak için, geçen sene Türkiye’nin ilk EKS Siber Güvenlik Konferansı’nı düzenledik. Ek olarak, bu alana dair yetişmiş insan kaynağı probleminin çözümüne destek olmak için,Türkiye’nin ilk EKS Siber Güvenlik Öğrenci Kampı’nı düzenledik.”
2019, çok daha sofistike ve çevresel zarar, can ve mal kaybı ile sonuçlanabilecek saldırılara şahit olacağımız bir yıl olabilir.
Can Demirel, kritik altyapılar özelinde, bu saldırıların, doğrudan zarar vermeye odaklı olabileceği gibi; uzun vadeye yayılmış ve bilgi toplama amaçlı da olabileceğini vurgulayarak; şunları söyledi: . “Ayrıca, Endüstri 4.0 ile beraber tüm dünyayı etkisi altına alan dijitalleşme trendinin EKS alanında da etkisini göstermesi ve endüstriyel işletmelerin artan verimlilik talepleri; IoT cihaz ve teknolojilerinin (wirelessHART, akıllı sayaçlar ve smartgrid projeleri vb.) kritik altyapılarda ve OT ağlarında kullanım oranını artırdı. Elbette bu durum, çok sayıda siber güvenlik zafiyetini de beraberinde getiriyor. 2019 yılı, IoT ve uygulamalarının daha sık kullanılmaya başlanacağı ve bu yeni teknolojilerin de, yeni saldırı vektörü olarak karşımıza çıkacağı bir yıl olacak. İlk olarak 2017 Aralık ayında tespit edilen ve doğrudan Emergency Shut Down (Acil Kapama – ESD) / Safety Instrumented System (Güvenlik Enstrümanlı Sistem – SIS) unsurlarını hedefleyen bu alandaki ilk ve tek saldırı olan TRITON / TRISIS / HATMAN, kritik altyapılara yönelik saldırıların doğrudan çevresel zarar ya da can ve mal kaybına neden olabileceğini gözler önüne serdi.”
Ayrıca siber kara borsada EKS zafiyetlerine olan talebin arttığını vurgulayan Demirel; “2019 yılında saldırganların, EKS spesifik bilgilerini artırarak daha özelleşmiş ve hedef odaklı saldırılar düzenleyeceğini düşünüyorum.” dedi.
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu, regülasyonların hem kapsamlarını hem de sayısını artıracak.
Avrupa’daki regülasyon kurulunun (Networking and Information Security – NIS) yayımladığı direktifler incelendiğinde, her endüstri için farklı standartlar belirlendiğinin altını çizen Demirel, şöyle devam etti:
“2019 yılında, ülkemizde enerji alanında regülasyon ve standartları belirleyen Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’nun (EDPK) sektöre yönelik siber güvenlik çalışmalarının sayısını artırarak, yeni regülasyonları hayata geçireceğini öngörüyoruz. Ayrıca, kritik altyapıların ve ulusal bilgi sistemlerinin güvenliğini sağlayan yazılımlarda yerli teknolojiler kullanılması hassasiyeti ilk olarak 2017 yılında ortaya çıktı ve giderek artan bir grafik çizerek, dünya çapında hızla yükselen trendlerden birisi oldu. 2018 yılında da artarak devam eden bu hassasiyet sonucunda, ABD ve İngiltere’nin uygulamaya koyduğu üretici kara liste uygulamasından, çokuluslu teknoloji şirketleri etkilendi. Bu yaklaşım sadece, yeterli ve yerli teknolojiye sahip olan ülkelerin uygulayabileceği bir strateji olmakla beraber; kendi teknolojisini üretemeyen ülkelerin müttefik ülkelere yönelmesini ya da ihtiyaç duydukları teknolojileri üretebilir hale gelmesini gerektiriyor. Aksi halde ulusal kritik altyapıları, siber saldırıların odak noktası olacak. Kritik altyapıların ekonomi ve ulusal güvenlik açısından önemi düşünüldüğünde, Siber Milliyetçilik akımının en yoğun hissedileceği alanlardan birinin EKS Siber Güvenliği olacağını ön görüyoruz.”
Türkiye’de de kurumlar arası siber istihbarat paylaşımının ilk adımları atılacak.
2018 yılında Endüstriyel Kontrol Sistemleri’ne yönelik saldırıların sayısının da dramatik bir şekilde arttığını ifade eden Demirel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Dünya’da, sadece 2018 yılı ilk çeyreğinde tespit edilen saldırıların sayısının, 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 40 daha fazla olduğu görülmekte. Bu durum EKS ve Kritik Altyapılar için siber istihbarat konusunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtladı. 2019 yılında, gerek kamu kuruluşları ve özel endüstriyel işletmeler, gerekse devletlerarasındaki siber istihbarat paylaşımının sınırlarının çizileceğini, siber istihbarat paylaşımının globalde artarak devam edeceğini ve Türkiye’de de kurumlar arası siber istihbarat paylaşımının ilk adımlarının atılacağını düşünüyoruz. Bu anlamda kurum ve kuruluşların daha fazla simülasyon, test ve tatbikat çalışması gerçekleştireceklerini de öngörüyoruz. Geçen yıl konuşmacı olarak katkı sunduğumuz, yılın en önemli EKS siber güvenlik etkinliklerinden biri olan “SANS ICS” etkinliğinin ana söylemi, “Defense is doable” idi. Bu söylemin önemine ve içeriğine inanıyoruz. Tüm bu gelişmeler ışığında savunmanın hala yapılabilir olduğunu düşünüyoruz. Savunmanın bir parçası olarak “Endüstriyel Kontrol Sistemleri’nde Siber Güvenlik 2018 Yılı Tahminleri” raporunda özetlediğimiz gibi, uçtan uca güvenlik, fiziksel güvenlik, tedarikçi güvenliği, güvenli tasarım ve yetkin uzman ihtiyaçları kritik altyapılarda artarak devam edecek. Bunlara ek olarak, savunma için endüstriyel altyapılarda görünürlük ihtiyacı artacak. Ağ görünürlüğünü artırıp EKS-OT altyapılarının siber dayanıklılığını iyileştirmek için anomali tespit çözümleri daha popüler hale gelerek, işletmelerin ana gündem maddelerinden biri olacak. Endüstriyel Kontrol Sistemleri’nin güvenliğinin tek bir metot ya da yöntemle sağlanamayacağını, Siber Güvenlik 2018 Yılı Tahminleri raporumuzda önemle belirtmiştik. 2019 yılında şirketlerin, olası tüm siber risklerini minimize edeceklerini ve bilgi güvenliğinde büyük resmi tamamlayacak şekilde bir yapılandırmaya gideceklerini öngörüyoruz. Bu öngörünün bir yansıması olarak, kritik altyapılara sahip işletmelerin geleneksel hizmet ve ürünlerin yanı sıra, Olay Müdahale ve EKS’ye özel Güvenlik Operasyon Merkezleri (SOC) gibi derin teknik bilgi gerektiren hizmetlere olan taleplerinde de bir artış bekliyoruz.”
Türkiye’de 4 Kişilik Bir Ailenin Yıllık Haberleşme Gideri Nedir?
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), ülkemizde 2018 yılında bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama haberleşme giderinin vergiler dâhil ortalama 239,84 TL olduğunu açıkladı.
TELKODER tarafından her yılın sonunda yapılan Elektronik Haberleşmede Aile Giderleri Araştırması’na göre 2018’de Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin haberleşme giderinin yıllık 2.878 TL’ye ulaştığı ve bu rakamın 585 TL’sini devlete ödenen verginin oluşturduğu görülüyor. 2017 yılında yapılan analizde 4 kişilik bir ailenin haberleşme giderleri yaklaşık 2.813 TL olarak hesaplanmıştı.
TELKODER’in her yılın sonunda yaptığı analiz kapsamında açıkladığı Elektronik Haberleşmede Aile Giderleri Araştırması’na göre sabit telefona aylık ortalama 25,80 TL* ödeniyor. Aynı araştırmada, 3 GSM operatörünün abonelerinin ortalama aylık ödemelerinin ise 30,28 TL*’ye ulaştığı belirtiliyor. Sabit internet bağlantısı için ise aylık ortalama 44,20 TL** ödeniyor. Bu giderlerin hepsine %18 KDV’nin yanı sıra, mobil telefon haberleşme, sabit telefon haberleşme için, sabit ve mobil internet hizmetleri için %7,5 Özel İletişim Vergisini de eklemek gerekiyor. Devlete ödenen toplam 48,73 TL aylık vergi eklendiğinde, tüm bireyleri cep telefonu sahibi olan 4 kişilik bir ailenin haberleşme gideri vergiler dâhil ayda ortalama 239,84 TL’ye, yılda ise yaklaşık 2.878 TL’ye ulaşıyor.
2019’da haberleşme giderlerinde artış bekleniyor
TELKODER’den yapılan açıklamada 2017 yılı sonuna kadar mobil telefonda %25, sabit telefonda %15 ve internet erişiminde %5 olarak uygulanan Özel İletişim vergisinin (ÖİV), 2018 yılında tüm hizmetlerde %7,5 olarak değiştirildiği bu nedenle 2018’de ödenen vergilerin 2017’ye göre biraz daha düşük olduğu bilgisi yer alıyor. Ancak 2019’da Adil Kullanım Kotası’nın (AKN) kaldırılmasıyla Türk Telekom tarafından internet fiyatlarına yapılan zamlar dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda giderlerdeki internet payının ve vergisinin artacağı öngörülüyor. Bu durumun 2019 yılı haberleşme giderlerinde de artışlara neden olacağı vurgulanıyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak, “Haberleşme vatandaşlarımızın sahip olduğu en önemli özgürlüklerdendir. Ülkemizde 1999 Gölcük depremiyle hayatımıza geçici olarak giren Özel İletişim Vergisi 19 yıldır düzenli olarak alınmaya devam ediyor. Bu vergi dünyanın hiçbir ülkesinde alınmıyor bizde de bir an önce kaldırılmalıdır. 2018 yılının Ocak ayında yürürlüğe giren yasayla konuşma üzerinden alınan bu vergi düşürülürken internette %50 artırılmıştır. Veri kullanımının her geçen gün katlanarak arttığı göz önüne alındığında bu artışın kısa ve orta vadede vatandaşlarımıza önemli bir yük getireceği ortadadır. Haberleşme hizmetlerine uygulanan bu yüksek vergi politikaları aile bütçelerini zorluyor. 2019 yılında hem serbestleşmenin hızlandırılarak rekabetin arttırılması hem de bu vergi yüklerinin hafifletilmesi hususunda devletin gerekli yaklaşımı göstereceğine inanıyoruz.” diyor.
TELKODER’i açıkladığı giderlere haberleşme cihazlarının bedellerinin dahil olmadığının da altını çizen Arıak ülke olarak kullanmadığımız özelliklere sahip cep telefonlarına çok yüksek paralar ödediğimizi ve bu cihazları çok sık değiştirdiğimizi vurguluyor. Arıak aile bütçeleri için bu harcamaların ağır bir yük olduğunu ve bu alışkanlığın değiştirilmesi gerektiğini sözlerine ekliyor.
Geçen Yıl 61 Bin 235 Kitap Yayımlandı
2018 yılında 67 bin 135 materyalin Uluslararası Standart Kitap Numarası aldığı tespit edilirken, bu rakamın 2017 yılına oranla yüzde 11,3 arttığı tespit edildi. Sadece yayımlanan kitap sayısı ise 61 bin 235 olarak kayıtlara geçti.
Ajans Press, 2018 yılında Uluslararası Standart Kitap Numarasına sahip olan veri detaylarını inceledi. Ajans Press’in Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, 2018 yılında 67 bin 135 materyalin Uluslararası Standart Kitap Numarası aldığı tespit edildi. Bu rakam 2017 yılına oranla yüzde 11,3 artış gösterirken, geçen yıl yayımlanan kitap sayısı ise 61 bin 235 olarak kayıtlara geçti. Yayıncılar tarafından çıkartılan diğer materyaller ise; 5 bin 177 web tabanlı elektronik kitap ve 28 konuşan kitap şeklinde belirlendi. Materyaller türüne göre değerlendirildiğinde ise geçen yıl en çok eğitim alanında kitabın yayımlandığı kaydedildi.
ITS Medya ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde, konuyla ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Geçtiğimiz yıl kitaplarla alakalı basına 147 bin 465 haber yansırken, kütüphanelerin cep telefonuna taşınması ile ilgili haberlerin büyük yankı uyandırdığı görüldü.
Avrupa’daki Sağlıklı Yaşam Süreleri
Medya takip ve raporlama ajansı PRNet, Avrupa’daki sağlıklı yaşam sürelerini konu alan araştırmayı inceledi. PRNet’in Eurostat verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Avrupa’da beklenen ortalama yaşam süresi kadınlarda 64,2 erkeklerde ise 63,5 olarak görüldü. En uzun yaşam süresinin ise İsveç’te olduğu görülürken, kadınlarda bu yaş ortalamasının 73,3, erkeklerde ise 73 olduğu kaydedildi. Listenin ilk 10’unda yer alarak beklenen yaşam süresi ile ortalamanın üzerinde yer alan diğer ülkeler; Malta, İrlanda, Güney Kıbrıs, Norveç, Bulgaristan, Almanya, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Polonya oldu.Buna karşın listenin en sonunda yer alan ülke kadınlarda 54,9, erkeklerde ise 54,4 yaş ortalaması ile Letonya olarak saptandı.
PRNet ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde, konuyla ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Geçtiğimiz yıl demografik yapıyla alakalı 6 bin 972 haber yansıması tespit edildi. Geçtiğimiz yıllar kontrol edildiğinde, 2017’de 7 bin 119, 2016 yılında ise 6 bin 369 haber yansımasının medyada yer aldığı tespit edildi.
Sağlık Hizmetlerinde Küresel Eğilimler ve Öngörüler
Deloitte tarafından yayınlanan ‘2019 Küresel Sağlığa Bakış: Geleceği Şekillendirmek’konulu global sağlık sektörü araştırma raporuna göre; 2018-2022 yılları arasında küresel sağlık harcamalarının yıllık bazda %5,4 oranında artması öngörülüyor. Bu oran, 2013-2017 yılları arasındaki %2,9’luk yıllık artış oranına kıyasla ciddi bir yükselişe işaret ediyor. Yaşlanan ve artan nüfus, daha da yaygınlaşan kronik hastalıklar, yenilikçi fakat maliyeti yüksek dijital teknolojiler sağlık taleplerini ve harcamalarını yükseltiyor.
Sağlık hizmetleri sunucuları, sağlık hizmet politikalarını üreten ve uygulayan hükümetler, sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan hastalar vb. tarafların oluşturduğu sağlık hizmetleri paydaşları çeşitli klinik, operasyonel ve finansal zorluklarla mücadele etmeye devam ediyorlar. Son yıllarda giderek artan hızda gelişen dijital teknolojiler ile oluşan yeni iş ve hizmet dağıtım modellerinin; mevcut problemleri çözerek, gelecekte daha kolay ulaşılabilen, düşük maliyetli, yüksek kaliteli sürdürülebilir sağlık hizmetlerinin sağlanmasına yardımcı olacağı öngörülüyor.
Deloitte Türkiye Ortağı, Sağlık ve İlaç Endüstrisi Lideri Güler Hülya Yılmaz, yaptığı sektörel değerlendirmede: ”Sağlık hizmetleri alanında tüm paydaşlar dikkate alınarak gözlenen küresel eğilimler; sektörü, hastalıkları iyileştirmekten öte, sürdürülebilir sağlıklı yaşam tarzlarına, önleyici/tedbir alıcı yaklaşımlara ve erken teşhise odaklanmaya yönlendiriyor. Bugünün sağlık hizmet sektörünün geleceğe uyum sağlayabilmesi gelişen dijital teknolojilere uyumu, değişen hasta (ve hasta yakınları) ihtiyaç ve beklentilerini karşılayabilmeyi, hatta ihtiyaç ve beklentileri önceden tahmin edebilmeyi, yeni iş modellerini benimseyebilmeyi ve farklı sektörlerle (elektronik, kimya, endüstri mühendisliği vb.) ve farklı uzmanlık alanları (psikoloji, sosyoloji, hukuk vb.) ile de işbirliği yapabilmeyi ve bu işbirliğinden sinerji yaratabilmeyi gerektiriyor. Ancak, teknik ve teknoloji hızla ilerlerken sağlık hizmetleri alanında daha da önemli olan etik değerlerin gerilememesi. Sağlık hizmetlerinin geleceğini şekillendirecek fırsatları değerlendirmek tüm tarafların yeniliğe ve yaratıcılığa açık olarak karşılıklı güven, işbirliği, ortaklık ve yatırım anlayışı geliştirebilmeleriyle mümkün olacak” dedi.
Rapora göre küresel sağlık hizmetlerinde öne çıkan eğilimler:
- Değişken bir sağlık ekonomisinde finansal sürdürülebilirlik yaratmak:Kişiselleştirilmiş tıbbın, teknolojik gelişmelerin, acımasız ve zorlu rakiplerin, genişleyen dağıtım alanlarının ve yenilenen ödeme modellerinin ortaya çıkması, küresel sağlık ekonomisi üzerinde belirsizlik yaratırken kuruluşların hayatta kalma mücadelesi üzerindeki baskıyı da artırıyor. Yeni iş, sağlık hizmetleri ve risk modellerini benimseyen sağlık hizmet sunucuları; güçlü piyasa katılımcılarının yıkıcı potansiyelini dengeleyebilecek ve ekonomik sağlık hizmetleri çözümlerinin yeni ekosisteminde lider olarak ortaya çıkabileceklerdir.
- Erişimi ve karşılanabilirliği artırmak için yeni sağlık hizmetleri modellerini kullanmak: Yaşlanan nüfusun artışı ve bulaşıcı olmamakla birlikte çok yaygın görülen hastalıkların (kalp, kanser, şeker) yükselişi, sağlık hizmet sektörünü kısa vadede hastalıkları iyileştirmekten ziyade, uzun vadede hastalıkları önlemeye, yönetmeye ve iyi yaşamı ön plana çıkarmaya teşvik ediyor. Sağlık hizmetleri sistemlerinin; maliyetleri düşürecek, kaliteyi artıracak, erişimi ve satın alma kabiliyetini artırabilecek değişimi hesaba katması ve bu doğrultuda yeni iş, bakım sağlama (örneğin yaşlı insanların beklenti ve ihtiyaçlarına hitap edecek özel bakım ve sağlık hizmetleri) ve risk modelleri geliştirmesi gerekecektir.
- Hastaların ve tüketicilerin değişen ihtiyaç, talep ve beklentilerine uyum sağlamak: Hastaların, hasta yakınlarının ve çeşitli sağlık hizmetleri talep eden ve/veya talep etme potansiyeli olan tüketicilerin ‘giyilebilir izleme ve fitness cihazları’ gibi dijital sağlık teknolojilerini nasıl kullanmak istediklerini, bu konulardaki ihtiyaç ve beklentilerini iyi anlayan ve buna göre hareket eden kuruluşlar, kişilerin bilinçli sağlık kararları vermelerine yardımcı olacak ve hasta katılımı stratejileri geliştirebileceklerdir.
- Dijital yenilik ve dönüşüme yatırım yapmak: Blockchain, bulut tabanlı bilgi işlem, sanal sağlık, yapay zeka ve robotik, dijital gerçeklik, Tıbbi Nesnelerin İnterneti (IoMT) vb. dijital yenilikler, sağlık hizmetlerinin daha etkin ve ulaşılabilir olmasını sağlayarak geleceğin şekillenmesine katkı sağlayacaktır. Diğer yandan, bu yeniliklerin benimsenmesi, geleneksel sağlık hizmetleri organizasyonlarının ötesine geçen vizyon ve yeteneklere sahip olmayı da zorunlu kılmaktadır. Sağlık hizmetleri alanındaki liderlerin, yenilikçi oyuncuları ve bilgi kaynaklarını kucaklayan bir ekosistem kurmaları gerekmektedir.
- Mevzuata uygunluk ve siber güvenliğin sürdürülmesi: Sağlık hizmetlerinin giderek dijitalleşmesi ve bağlı bir sağlık hizmeti ortamında daha düzenli hale gelmesi beklenmektedir. Bazı düzenleyici kuralların endişe kaynağı olmasına rağmen – siber güvenlik şu anda listede zirvede yer alıyor – kurumların sistemlerini ve kişiye özel hassas verilerini siber tehditlerden korumak için sistematik, proaktif, iyi planlanmış ve iş birliğine dayalı bir yaklaşım benimsemeleri önem arzetmektedir.
- Üst düzey yeteneklerin işe alınması, geliştirilmesi ve elde tutulması: Yaşlanan bir iş gücü, sağlık hizmetlerine olan talebin devamlı artması ve hekim çalışma saatlerinin azalması hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ekonomilerde kalifiye personel yetersizliği yaratmaktadır. Teknolojiyle donatılmış fırsatlar konusunda söz sahibi olan sağlık hizmet sektörü liderleri, bir yandan kısa vadeli yetkin ve uzman insan kaynağı eksikliklerini çözerken; bir yandan da sürdürülebilir gelecek için yetkin ve yetişmiş beyinlere, sağlık bilim insanlarına ve bu değerli beyinleri yetiştiren sağlık eğitim kurumlarına da yatırım yapmayı başarabilirlerse sağlık hizmet sektörünün çok sağlıklı ve parlak bir geleceği olacaktır.
Boeing 2018 ‘in Rekor Sonuçlarını ve 2019 Yılı Beklentilerini Açıkladı
Boeing, dördüncü çeyrek gelirini 28,3 milyar dolar, GKGMİ hisse başına kazancını 5,93 dolar ve GKGMİ dışı hisse başı esas faaliyet karını 5,48 dolar olarak açıkladı. Bu sonuçlar, rekor düzeyde ticari uçak teslimatı, savunma ve satış sonrası hizmetlerdeki yüksek hacim ve 2017 yılı dördüncü çeyreğinde kaydedilen olumlu vergi etkisini yansıtmaktadır (Tablo 1). Boeing, 2,9 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı sağlayarak 1,6 milyon hisseyi 0,6 milyar dolara geri satın aldı, 1 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi ve KLX’in satın alınması işlemini tamamladı.
2018 Yılı Dördüncü Çeyrek
- 28,3 milyar dolarlık rekor gelir ve 4,2 milyar dolarlık rekor faaliyet karıelde edildi.
- Güçlü performans ile 5,93 dolarlık rekor GKGMİ hisse başına kazanç ve 5,48 dolarlık rekor hisse başı esas faaliyet karı (GKGMİ dışı) sağlandı.
2018 Yılı
- Portföy genelindeki güçlü büyümeyi yansıtan 101,1 milyar dolarlık rekor gelir elde edildi.
- 17,85 dolarlık rekor GKGMİ hisse başına kazanç ve 16,01 dolarlık rekor hisse başı esas faaliyet karı (GKGMİ dışı) sağlandı.
- 15,3 milyar dolarlık rekor faaliyet nakit akışı sağlandı; 26,1 milyon hisse 9 milyar dolara geri satın alındı.
- Toplam şirket rezervi, 5.900 ticari uçak ile490 milyar dolar olarak gerçekleşti ve sağlamlığını korudu.
- 8,6 milyar dolar değerindeki nakit ve satılabilir senetler güçlü likidite sağladı.
2019 Yılı Görünümü
- 109,5 ile 111,5 milyar dolar arasındaki gelir beklentisi tüm faaliyetlerdeki yüksek hacmi yansıtıyor.
- GKGMİ hisse başına kazancın 21,90 ile 22,10 dolar, hisse başı esas faaliyet karının (GKGMİ dışı) ise 19,90 ile 20,10 dolar arasında olması bekleniyor.
- Faaliyet nakit akışının 17 ila 17,5 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.
Tablo 1.
ÖzetMali Sonuçlar |
Dördüncü Çeyrek | Tüm Yıl | ||||||||||
(Hisse başı veriler hariç, milyon dolar) | 2018 | 2017 | Değişim | 2018 | 2017 | Değişim | ||||||
Gelirler | $28,341 | $24,707 | 14% | $101,127 | $94,005 | 8% | ||||||
GKGMİ | ||||||||||||
Faaliyetlerden Elde Edilen Kazanç | $4,175 | $2,978 | 40% | $11,987 | $10,344 | 16% | ||||||
Faaliyet Kazancı | 14.7% | 12.0% | 2.7 Puan | 11.9% | 11.0% | 0.9 Puan | ||||||
Net Kazançlar | $3,424 | $3,320 | 3% | $10,460 | $8,458 | 24% | ||||||
Hisse Başına Kazanç | $5.93 | $5.49 | 8% | $17.85 | $13.85 | 29% | ||||||
Faaliyet Nakit Akışı | $2,947 | $2,903 | 2% | $15,322 | $13,346 | 15% | ||||||
GKGMİ dışı | ||||||||||||
Esas Faaliyet Geliri | $3,867 | $2,589 | 49% | $10,660 | $8,906 | 20% | ||||||
Esas Faaliyet Karı | 13.6% | 10.5% | 3.1 Puan | 10.5% | 9.5% | 1.0 Puan | ||||||
Hisse Başı Esas Faaliyet Karı | $5.48 | $5.07 | 8% | $16.01 | $12.33 | 30% |
Boeing, dördüncü çeyrek gelirini 28,3 milyar dolar, GKGMİ hisse başına kazancını 5,93 dolar ve GKGMİ dışı hisse başı esas faaliyet karını 5,48 dolar olarak açıkladı. Bu sonuçlar, rekor düzeyde ticari uçak teslimatı,savunma ve satış sonrası hizmetlerdeki yüksek hacim ve 2017 yılı dördüncü çeyreğinde kaydedilen olumlu vergi etkisini yansıtmaktadır (Tablo 1). Boeing, 2,9 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı sağlayarak 1,6 milyon hisseyi 0,6 milyar dolara geri satın aldı, 1 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi ve KLX’in satın alınması işlemini tamamladı.
Boeing Yönetim Kurulu Başkanı, Başkan ve CEO’su Dennis Muilenburg, “Şirket genelinde ekiplerimiz, müşteri odaklı güçlü bir faaliyet başarısı göstererek,gelir, kazanç ve nakit akışında rekorlar kırmamızı ve küresel havacılık sektöründeki liderliğimizi 2018 yılında da korumamızı sağladı. Mali performansımız, yeni büyüme faaliyetleri, inovasyon ve gelecekteki imtiyaz programlarının yanı sıra çalışanlarımıza ve teknolojiyeyatırım yapmak için güvenilir bir platform oluşturuyor. Son 5 yılda işimizdeki kilit stratejikalanlara yaklaşık 35 milyar dolarlık yatırım yaptık ve bunu hissedarlarımızın kar paylarını artırarak gerçekleştirdik,” açıklamasında bulundu.
Muilenburg sözlerini “Büyük önem verdiğimiz Tek Boeing vizyonumuz, belirgin büyüme stratejimiz, geniş ve büyüyen pazarlardaki lider konumumuz bize, 2019 beklentilerimizde ortaya koyduğumuz üzere, üç faaliyet alanında da sürekli güçlü performans, gelir büyümesi ve sağlam yönetim ortaya koyma konusunda güven veriyor. Üretim ve gelişim planlarımızın yanı sıra büyüme stratejimizin uygulanmasına odaklanmaya devam edeceğiz. Ayrıca, verimlilik, kalite ve güvenlik iyileştirmelerinde daha ileriye giderken, ekibimize yatırım yapmayı, müşterilerimiz, hissedarlarımız ve çalışanlarımız için daha fazla değer ve fırsat yaratmayı sürdüreceğiz,” diyerek noktaladı.
Şirket, bütün bir yıl ele alındığında, 26,1 milyon hisseyi 9 milyar dolara geri satın aldı ve 3,9 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi. Yönetim Kurulu, güçlü nakit üretimi ve güven veren şirket görünümüne bağlı olarak, hisse başına kâr payını Aralık ayında yüzde 20 artırdı ve mevcut hisse geri satın alma programını 20 milyar dolarlık yeni bir yetkilendirme ile yeniledi.
Çeyrek başında 10 milyar dolar olan nakit ve satılabilir senet yatırımları, çeyrek sonunda 8,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Çeyrek başında 11,9 milyar dolar olan borç ise, KLX’in satın alınmasından kaynaklı borçlanma sebebiyle 13,8 milyar dolara yükseldi.
Toplam şirket rezervi, bu çeyrekteki 27 milyar dolar değerindeki net siparişler dahil olmak üzere, görece sabit kalarak çeyrek sonunda 490 milyar dolar seviyesinde devam etti.
Alt Birim Sonuçları
Ticari Uçaklar
Ticari Uçaklar dördüncü çeyrek geliri 17,3 milyar dolara yükseldi. Dördüncü çeyrek faaliyet karı, 737’nin oluşturduğu yüksek hacim, üretim programlarındaki güçlü faaliyet başarısı ve 787 programının yüksekkarlığının yansıması olarak yüzde 15,6’ya yükseldi.
Ticari Uçaklar, 787 Dreamliner’ın 787’inci ve 737 MAX Boeing Business Jet’in ilk teslimatı dahil olmak üzere,bu çeyrekte 238 uçak teslimatı gerçekleştirdi. 737 programı dördüncü çeyrekte 111 MAX uçağı teslimatı gerçekleştirirken, 2018 yılı içinde bu program kapsamında 256 MAX uçağı teslimatı tamamlandı. İlk 777X test uçağının son gövde montajı tamamlandı ve uçağa ilk güç verme işlemi yapıldı. Program bu yıl boyunca test uçuşlarına devam edecek ve ilk teslimat 2020 yılında gerçekleştirilecek.
Ticari Uçaklar bu çeyrekte, 16 milyar dolar değerinde 262 net sipariş aldı. Rezerv ise 412 milyar dolar değerindeki yaklaşık 5.900 uçak ile sağlamlığını korudu.
Savunma, Uzay ve Güvenlik
Savunma, Uzay ve Güvenlik’in dördüncü çeyrek geliri, F/A-18, uydular ve savunma sistemlerinin oluşturduğu hacim ile 6,1 milyar dolara yükseldi. Dördüncü çeyrek faaliyet karı iseyüzde 10,9’a yükseldi.
Savunma, Uzay ve Güvenlik bu çeyrekte, Japonya’dan ikinci KC-46 tanker uçağı ihalesini, ABD Hava Kuvvetleri’nden taktik uydu iletişimi sağlamak üzere birleşik yer sistemi ve İspanya’dan 17 adet Chinook helikopterinin modernizasyonu ihaleleri aldı.Savunma, Uzay ve Güvenlik ayrıca, ABD Hava Kuvvetleri’ne ait Minuteman III için başarılı bir test gerçekleştirdi ve ABD Ordusu için ürettiği SB-1 Defiant helikopterini sergiledi. Ocak ayında, ilk iki KC-46 tanker uçağının ABD Hava Kuvvetleri’ne teslimatı gerçekleştirildi.
Yüzde 30’unu ABD dışındaki müşterilerin siparişlerinin oluşturduğu Savunma, Uzay ve Güvenlik rezervi, 57 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Satış Sonrası Hizmetler
Satış Sonrası Hizmetler’in dördüncü çeyrekteki geliri, yüksek parçalarınoluşturduğu hacimve KLX’in satın alınması ile 4,9 milyar dolara yükseldi. Dördüncü çeyrek faaliyet karı ise, yüksek dönem maliyetleri ile kısmen dengelenen iyileştirilmiş performans ile yüzde 15’e çıktı.
Bu çeyrekte Satış Sonrası Hizmetler, ABD Hava Kuvvetleri’nden C-17 ve F-22’ler için performansa dayalı lojistik, Katar’dan F-15 ve ABD Donanması’ndan F/A-18’lerin bakımı ihaleleri aldı. Ayrıca, Shenzhen Havayolları, mürettebat yönetimi çözümleri konusunda Satış Sonrası Hizmetler’i tercih ederek Boeing AnalytX destekli hizmetlerden yararlanan Çin’deki ilk havayolu şirketi oldu. KC-46’nın ABD Hava Kuvvetleri ile ilk eğitim uçuşunu gerçekleştirmesi, bu çeyrekteki önemli dönüm noktalarından bir diğeri oldu. Satış Sonrası Hizmetler, tüm bunlara ek olarak, KLX’in entegrasyonuna ve Safran ile Yardımcı Güç Ünitesi için ortak girişim faaliyetlerine başladı.
Boeing Capital’in net portföy dengesi, çeyrek sonunda 2,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Diğer dağıtılmamış kalemler ve kapatılan hesaplardaki gelirler, şirket içi uçak teslimatlarının mahsup edilmesinin zamanlaması ve öncesinde müşterilere kiralanan uçakların 2017 yılındaki satışı sebebiyle azaldı. Diğer dağıtılmamış kalemler ve kapatılan hesaplardan elde edilen kazançtaki değişim ise, esas olarak gider dağıtımının zamanlamasından ötürü gerçekleşti.
Görünüm
2019’un ilk çeyreğinden itibaren geçerli olmak üzere, şirket askeri türev uçakların muhasebesinde bir değişiklik yaptı. Askeri türev uçaklara ilişkin gelir ve maliyetler, bundan önce Ticari Uçaklar ve Savunma, Uzay ve Güvenlik alt birimlerinde rapor ediliyordu. 2019 yılıyla beraber, askeri türev uçaklarla ilgili tüm gelir ve maliyetler, Savunma, Uzay ve Güvenlik alt biriminde rapor edilecek. Askeri türev uçakların muhasebesindeki değişiklik ve çeşitli programların Satış Sonrası Hizmetler ve Savunma, Uzay ve Güvenlik arasında yeniden dağıtımı, aşağıdaki tabloda “Yenilenen 2018 Sonuçları” isimli sütunda ortaya konmuştur. Şirket, yatırımcıların 2019 yılı mali görünümünü anlamalarına yardımcı olmak adına, bu karşılaştırılabilir bilgiyi aşağıdaki tabloda sunmaktadır.
Tablo2. 2019 Mali Görünüm
|
Yenilenen
|
Bildirilen
|
|||
(Hisse başı veri hariç, milyon dolar)
|
2019
|
2018 Sonuçları
|
2018 Sonuçları
|
||
The Boeing Company
|
|||||
Gelir
|
$109.5 – 111.5
|
||||
GKGMİHisse Başı Kazanç
|
$21.90 – 22.10
|
||||
Hisse Başı Faaliyet Kazancı
|
$19.90 – 20.10
|
||||
Faaliyet Nakit Akışı
|
$17.0 – $17.5B
|
||||
Ticari Uçaklar
|
|||||
Teslimatlar
|
895 – 905
|
||||
Gelir
|
$64.5 – 65.5
|
$57.5
|
$60.7
|
||
Faaliyet Karı
|
14.5% – 15.0%
|
13.6%
|
13.0%
|
||
Savunma, Uzay ve Güvenlik
|
|||||
Gelir
|
$26.5 – 27.5
|
$26.4
|
$23.2
|
||
Faaliyet Karı
|
>11.0%
|
6.3%
|
6.9%
|
||
Global Services
|
|||||
Gelir
|
$18.5 – 19.0
|
$17.1
|
$17.0
|
||
Faaliyet Karı
|
>15.0%
|
14.9%
|
14.8%
|
||
Boeing Capital Portföy Büyüklüğü
|
Sabit
|
||||
Araştırma ve Geliştirme
|
~$4.1
|
||||
Anapara Harcamaları
|
~$2.3
|
||||
Emekli Maaşı Harcamaları
|
~$0.0
|
||||
Geçerli Vergi Oranı
|
~16%
|
Yıllık Ortalama 17,8 Litre Süt Tüketiyoruz
Ülkelerin yıllık ortalama süt tüketim miktarları belli olurken, İrlanda’nın yıllık 125 litre süt tüketimi ile zirveyi elinde bulundurduğu görüldü. Türkiye ise yılda ortalama 17,8 litre süt tüketimiyle listenin sonlarında yer aldı.
Ajans Press’in The International Dairy Federation’ın (IDF) sonverilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, en çok süt tüketiminin 125 litre ile İrlanda’da olduğu görüldü. Araştırma kişi başına düşen yıllık süt tüketimi baz alınarak hazırlanırken, İrlanda’yı 120 litre ile Finlandiya’nın, 92,6 litre ile de Birleşik Krallık’ın takip ettiği saptandı. Türkiye ise bu listenin sonlarında yer alırken,yıllık ortalama süt tüketiminin sadece 17,8 litre olduğu dikkat çekti.
ITS Medya ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde, konuyla alakalı yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Son bir yıl içerisinde, süt ve süt tüketimiyle alakalı 85 bin 329 haberin yazılı basında yansıma bulduğu görüldü.Medyaya yansıyan haber başlıkları incelendiğinde,en dikkat çeken ve en çok konuşulan başlığın “okul sütü programı” olduğu görüldü.
Çalışanların En Çok Para Kazandığı Şehirler Belli Oldu
alışanların en çok para kazandığı şehirler ve aylık ortalama maaşları belli olurken, en çok parayı Zürih’te çalışanların kazandığı görüldü.
Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, çalışanların en çok para kazandığı şehirleri konu alan araştırmayı inceledi. Ajans Press’inDeutsche Bank verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, çalışanların en çok para kazandığı şehir olarak belirlendi. Zürih’te çalışanların ortalama aylık geliri 5 bin 876 dolar olurken, onu 4 bin 817 dolar ile San Francisco ikinci sıradan, 4 bin 304 dolar ile de New York’un üçüncü sıradan izlediği görüldü. Listede ilk on içerisinde yer alan diğer şehirler ise sırasıyla, Sydney, Melbourne, Oslo, Singapur, Kopenhag, Wellington ve Tokyo oldu. Sıralamada Türkiye’den herhangi bir şehrin yer almaması ise dikkat çekti.
ITS Medya ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde, konuyla ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Son bir yıl içerisinde maaş gelirleriyle alakalı yazılı basına 47 bin 980 haberin yansıdığı tespit edildi. Özellikle yıl sonlarında haber çıkışlarındaki artış dikkat çekerken, asgari ücretin 27 bin 148 haberle gündemin en çok konuşulan başlıkları arasında yer aldığı tespit edildi.
Günde Ortalama 7 Dakika Kitap Okuyoruz
Avrupa ülkelerindeki günlük kitap okuma oranları belli olurken,Türkiye’nin günde 7 dakika kitap okuma oranıyla orta seviyelerde yer aldığı görüldü.
Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, günlük kitap okuma sürelerini konu alan araştırmayı inceledi. Ajans Press’in Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye’nin günde 7 dakika kitap okuduğu görüldü. Böylelikle Avrupa ülkelerine oranla orta seviyede yer alan Türkiye’nin aynı kitap okuma süresini Almanya ve Lüksemburg ile paylaştığı saptandı. Estonya ise günde 13 dakika kitap okuma süresi ile listenin ilk sırasında yer aldı. Buna karşın listenin son sırasına günde sadece 2 dakika kitap okuma süresi ile Fransa yerleştiği kaydedildi. Estonya’nın ardından listenin başında yer alan diğer ülkeler ise;12 dakika ile Finlandiya ve Polonya, 10 dakika ile Macaristan, 9 dakika ile Yunanistan oldu.
ITS Medya ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde konuyla alakalı yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Gerçekleştirilen medya incelemesinde, kitap başlığı altında, son bir yıl içerisinde yazılı mecralara 147 bin 689 haberin yansıdığı tespit edildi. Kültür sanat haberleri arasında en çok konuşulanlar arasında yer alan kitaplara, okuma alışkanlığı bakımından ise sınıfta kaldığımız görüldü. Günde saatlerce sosyal medyada vakit harcarken, kitaplar için sadece 7 dakikamızı ayırmamız dikkat çeken ayrıntılar arasında yer aldı.
İstanbul’daki Yeşil Alan Oranı Yüzde 2,2
Dünya üzerinde farklı şehirler sahip olduğu yeşil alana göre sıralanırken, İstanbul’un yüzde 2,2 oranla son sırada yer aldığı saptandı.
Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, şehirlerin yeşil alana sahip olma oranlarını konu alan araştırmayı inceledi. Ajans Press’in World Cities Culture Forum verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, İstanbul’un yeşil alan sıralamasında 34 şehir arasında son sırada yer aldığı görüldü. Yeşil alana sahip olma oranı sadece yüzde 2,2 olan İstanbul’u bir ön sıradan takip eden şehir ise Tayvan’ın başkenti Taipei olarak kaydedildi. Buna karşın yeşil alana en çok sahip olan şehir Oslo olarak saptandı. Oslo yüzde 68 gibi bir oranla açık ara birinciliği elinde bulundururken, Oslo’yu ikinci sıradan yüzde 47 yeşil alan ile Singapur, yüzde 46 yeşil alan ile de Sidney’in izlediği gözlendi.Yeşil alan oranının ise park ve bahçeler baz alınarak hazırlandığı tespit edildi.
SON YILLARIN EN ÇOK KONUŞULAN BAŞLIKLARI ARASINDA
ITS Medya ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya araştırmasında, konuyla ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Gerçekleştirilen yazılı basın incelemesinde, yeşil alanlarla ilgili son yıllarda medyaya yansıyan haber adetlerindeki artış gözlerden kaçmadı. 2016 yılında yeşil alanlar 15 bin 747 habere konu olurken, 2017 yılında 20 bin 50, 2018 yılında ise 21 bin 276 habere konu olarak medyanın önem verdiği başlıklar arasında yer aldı.
Endüstri 4.0’a Geçiş İçin Son Bir Sene
KPMG, 2018 Endüstri 4.0 raporunu yayınladı. Rapor, bu yıl içerisinde yeni teknolojilere geçiş konusunda adım atmayan işletmelerin, ciddi anlamda rakiplerinin gerisinde kalacakları uyarısı yapıyor.
Dördüncü Sanayi Devrimi üretim süreçlerini ışık hızında yeni nesil üretime dönüştürürken, tüm sektörlerdeki küresel firmalar da heyecanlı bir dönemden geçiyor.
Endüstri 4.0 şimdiden; ‘Nesnelerin İnterneti’ tabanlı teknolojiler, büyük veri, artırılmış karar verme ve ileri otomasyon teknolojilerinin hızla birbirine yakınlaşıp birleşmesiyle, sahip olduğu inanılmaz potansiyelin sonuçlarını gözler önüne sermeye başladı.
KPMG’nin “Bugünün C-seviye Yöneticileri için Endüstri 4.0 üzerine bir gerçek durum kontrolü \ Deneme-yanılma dönemi sona eriyor” başlıklı son yayını, cesur bir yaklaşımla tüm sektörlerdeki CEO’lara, Endüstri 4.0 konusunu bizzat sahiplenmeleri gerektiğine dair mesaj veriyor.
Rapor, Endüstri 4.0 dönüşümünün tam potansiyelini açığa çıkarmak için gereken aciliyet hissi ve bilgiye dayalı liderliğin, birçok işletmede eksik olduğunu ortaya koydu. Araştırmadan çıkan sonuç, dar kapsamlı, teknoloji güdümlü, tabandan yukarı girişimler ve pilot projeler yürüten üreticilerde “aldatıcı bir güvenlik hissinin” hüküm sürdüğü yönünde. Rapora göre işletmeler, Endüstri 4.0 dönüşümünün esas anlamını ve potansiyelini bütünüyle gözden kaçırıyor.
KPMG’nin “2018 CEO Araştırması” da üstü düzey yöneticilerin neredeyse yarıya yakın bölümünün, şirketleri için yaptıkları teknoloji yatırımlarının stratejik olmasından çok taktiksel adımlar olduğunu kabul ettiklerini gösteriyordu.
Sadece iki yıl kaldı
Endüstri 4.0 pazarının 2022 yılına kadar öngörülen değerinin 152 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Rapora göre Endüstri 4.0 yolunda 2020’ye kadar mesafe kat edememiş olan üreticiler, geleceklerine dair ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacak. Bugünkü dar yörüngede ilerlemek, hayatta kalmaları için olmasa da yeni başarılar elde etmeleri için benzeri görülmemiş riskler yaratmak anlamına gelecek.
‘Tedaviyi erken bırakmak gibi’
Raporu değerlendiren KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, “Firmaların daha geniş bir stratejiden yoksun, birbirinden bağımsız pilot projelerden sadece marjinal değer elde ettiğini görüyoruz. Bu hasta bir kişinin kendisini iyi hissetmeye başlayınca antibiyotik tedavisini erken bırakması gibi bir şey. Bugün için doğru bir karar gibi görünebilir, ama öngörüsüzlük ileride çözülmesi daha zor problemlere yol açabilir” diye konuştu.
Ölekli, çoğu firmanın Endüstri 4.0 dönüşümüne başlarken tek bir teknolojiye odaklandığını, ancak değişim için daha kapsamlı ve entegre bir yol haritasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Ölekli, Endüstri 4.0 için yol haritasını tanımlarken, şirketlerin görevler arası takımlar oluşturulması gerektiğine değinirken, performans ve değere dayalı bir yaklaşımın önemli olduğunu vurguladı.
Rapor, Endüstri 4.0’ın yarattığı değişim dalgasını yakalamak isteyen yöneticilere 4 mesaj içeriyor:
- Bütünsel stratejiyi köşe ofisten başlayarak ifşa edin, fabrika katından değil
- Organizasyonunuzu fonksiyon bazlı silolardan değer ağlarına doğru yeni baştan tasarlayın
- Yeni dijital teknolojilerin işletme için değerini benimseyecek dinamik bir kültür yaratın
- Mevcut kilit performans göstergelerinizi (KPI) gözden geçirin: başarının nasıl ölçüleceğini yeniden tanımlama zamanı geldi
Çin İnternet Kullanıcı Sayısında Lider
Hangi ülkede ne kadar internet kullanıcısı var belli olurken, Çin’in bu listenin birinci sırasına yerleştiği görüldü.
Medya takibinin öncü kurumu Ajans Press, en fazla internet kullanıcısı bulunan ülkeleri ele alan araştırmayı inceledi. Ajans Press’in International Telecommunications Union (Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, en fazla internet kullanıcısının Çin’de olduğu görüldü. Çin’i ise Hindistan ikinci sıradan izlerken, üçüncü sıraya ABD’nin yerleştiği saptandı.Türkiye’nin ise bu listenin 18’inci yer aldığı belirlenirken, Türkiye’nin bir adım önünde İran bir adım arkasında ise İtalya’nın yer alması dikkat çekti. İlk on içerisinde yer alan diğer ülkeler ise sırasıyla; Brezilya, Endonezya, Japonya, Rusya, Nijerya, Meksika ve Bangladeş yer aldı.
Ajans Press ve PRNet’in konuyla ilgili gerçekleştirdiği medya incelemesinde yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu.Son bir yıl içerisinde internet başlığı altında, yazılı basına 166 bin 962 haber yansıması tespit edildi. Yazılı mecralara yansıyan haberler içeriklerine göre incelendiğinde, özellikle son aylarda Adil kullanım kotasına yönelik haberlerin ağırlıkta yansıma bulduğu tespit edildi. En çok ise internet fiyat ücretlerinde yaşanabilecek ücret değişikliklerinin konuşulduğu görüldü.
Son Haftanın Google Arama Trendleri
- Milli Piyango Yılbaşı 2019
- Ankara’da okullar tatil mi?
- Gülriz Sururi
- Emekli zammı 2019, enflasyon oranı, memur maaşları
- Fahrelnissa Zeid
- Ceren Damar
- Burcu Kıratlı, Sinan Akçıl
- İmar Barışı uzatıldı mı?
- VGM burs sonuçları 2019
- MTV 2019 hesaplama
- Bensu Soral, Hande Soral
- Palu ailesi
- Doğu Demirkol
- Enis Arıkan
- Malta, Malta vatandaşlığı
- Sigara zammı 2019
- Demet Özdemir, Can Yaman
- Caner Cindoruk
- Seda Sayan
- Demet Akalın
- Fethi Sekin
- Aydemir Akbaş
- Deniz Çakır
- Barış Manço
- Beren Gökyıldız
- İstanbul kar
- Tarık Ünlüoğlu
- 2 Ocak 2019 tatil mi?
- Mertcan Y.
- Ezgi Eyüboğlu
Sosyal Medyada 2018’in En’leri!
Adba International, The Brand Age Dergisi için hazırladığı raporda Twitter’da 2018 yılının en çok etkileşim alan içeriklerini analiz etti.
We Are Social’ın geçtiğimiz yılın başında açıkladığı verilere göre ortalama bir Türk internet kullanıcısı günde 7 saatten fazla zamanını internete bağlı olarak geçiriyor. Bu veriye e-posta almak ve göndermek, Whatsapp ve sosyal medya platformlarını kullanmak da dahil ediliyor. Her gün internette geçirilen 7 saatin yaklaşık 3 saati de sosyal medya platformlarına ayırılıyor.
Sosyal CRM ve sosyal veri analizi şirketi Adba International, The Brand Age Dergisi için 1 Ocak 2018 – 20 Aralık 2018 aralığını baz alarak hazırladığı raporda, 2018 yılı içerisinde Twitter’da yapılan tüm paylaşımlar içerisinde en çok etkileşim alan paylaşımları listeledi.
1 Ocak – 20 Aralık 2018 tarihleri arasında Twitter’da 2 milyar 549 milyon paylaşım yapan Türk kullanıcıların, günlük ortalama 7 milyon tweet attığı görülüyor. Yapılan tüm bu paylaşımların %59’u negatif, %41’i ise pozitif içeriğe sahip.
2018 yılı toplam paylaşım: 2.594.748.212
2018 yılı günlük ortalama tweet sayısı: 7.108.899
Pozitif paylaşım sayısı: %41
Negatif paylaşım sayısı: %59
En çok etkileşim alan tweet’ler
1- Ersun Yanal
Twitter’da geçtiğimiz yıl en çok etkileşim alan paylaşım Ersun Yanal tarafından Fenerbahçe’ye dönüşü hakkında attığı tweet oldu. Yanal’ın tweet’i, neredeyse yıl biterken paylaşmasına rağmen; 257 binin üzerinde beğeni, 139 binin üzerinde retweet alarak yıl boyunca paylaşılan diğer tüm tweet’leri geride bıraktı.
@ersunyanal: ‘’Bir insan bir camiayı ‘’bir şey’’ görür, bu hayattır. Bir insan bir camiayı ‘’çok şey’’ görür, bu sevgidir. Ama bir insan bir camiayı ‘’her şey’’ görüyorsa, bu aşktır. Siz benim için her şeysiniz, büyük Fenerbahçe taraftarı!’’ (14 Aralık 2018)
2- Muharrem İnce
Yaz döneminde yapılan ve tüm ülkeyi ilgilendiren Başkanlık seçimleri Twitter kullanıcılarının da gündemindeydi. Muharrem İnce’nin 24 Haziran’da seçimlerin ardından attığı tweet; 220 binin üzeri beğeni, 86 binin üzerinde retweet alarak en çok etkileşim alan 2. paylaşım oldu.
@vekilince: ‘’Sandık görevlisi arkadaşlarım; an itibariyle YSK’nın sisteminde sandıkların yüzde 37’si açılmış gözükmektedir. Televizyonlarda ise Anadolu Ajansı kaynaklı sandıkların yüzde 85’inin açıldığı yönünde haberler yapılmakta/sonuç açıklanmaktadır. Sandıkları terk etmeyin!’’ (24 Haziran 2018)
3- Fenerbahçe SK
Futbol özellikle ülkemizde Twitter’ın en çok konuşulan konularından biri. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, Ersun Yanal’ın Fenerbahçe’ye dönüşünü kutlamak için attığı tweet; 139 binin üzerinde beğeni, 79 binin üzerinde retweet alarak en çok etkileşim alan 3. paylaşım olarak listeye girdi.
@Fenerbahce: ‘’Mutluluk Sarı Lacivert bir bağ, sonsuz bir aidiyettir! Yuvana hoş geldin @ersunyanal!’’ (13 Aralık 2018)
En çok etkileşime geçilen kullanıcılar
1- Recep Tayyip Erdoğan (@RT_Erdogan)
Geride bıraktığımız yılda tıpkı futbol gibi siyaset de Twitter’ın en çok konuşulan konuları arasındaki yerini korudu. En çok etkileşime geçilen Twitter hesabı 43 Milyon ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi hesabı olan ‘’RT_Erdogan’’ hesabı oldu.
2- BTS (@BTS_twt)
Ülkemizde özellikle son yıllarda bir hayli popüler hale gelen Koreli müzik gruplarının resmi hesapları hayranları tarafından sık sık etkileşime geçildi. Koreli müzik grubu BTS de 14 milyonun üzerinde bahsedilme ile en çok etkileşime geçilen 2. hesap olarak listede yerini aldı.
3- Youtube (@Youtube)
Youtube, resmi Twitter hesabının yanı sıra, kendi platformu üzerinden Twitter’da paylaşılan video içerikleri ile de büyük bir hacme ulaşarak 7.7 bahsedilme ile 2018’in en çok etkileşime geçilen 3. hesabı oldu.
En çok kullanılan hashtag’ler
Tweet’lerde kullanılan hashtag’ler 2018 yılında da katlanarak arttı. Özellikle kamuoyunda bilinç ve farkındalık yaratmak için kullanılan hashtag’ler arasında 11 milyon paylaşımla #EmeklilikteYaşaTakılanlar 1. sıraya yerleşirken, 7.7 milyon hashtag ile #Survivor2018 2. sırada, #SiyahBeyazAşk ise 6.2 milyon hashtag ile 3. sırada yer aldı.
En çok ‘online’ olunan aylar
Twitter ve Instagram’da yıl içerisinde yapılan paylaşımlar aylara göre sıraladığında, Twitter’ınaçık ara en çok kullanılan mecra olduğu görülüyor. Martayı ise, Instagram’ın kendi içerisinde en çok hacim kazandığı ay olarak karşımıza çıktı.
En çok kullanılan emojiler
Emojiler dijital dünyadaki yazışmalarda jest ve mimikleri ifade etmenin en kolay yolu ve herkesin vazgeçilmezi. Geçtiğimiz yıla damgasını vuran ve diğer emojilerle kıyaslandığında %46 gibi açık ara farkla en çok kullanılan emoji ‘sevinç gözyaşı döken’ emoji oldu.
En çok paylaşım yapılan iller
İstanbul’da yaşayan kullanıcılar yıl boyunca yaptıkları 397 milyon paylaşımla ilk sırada yer aldı. İstanbul’u 58 milyon ile Ankara, 57 milyon ile İzmir takip etti.
En çok kullanılan logolar
Geçtiğimiz yıl Twitter’da en çok paylaşılan logolar analiz edildiğinde Adidas zirvede yer alırken, Adidas’ın ardından Vodafone geldi. Fox TV, beIN Media ve Apple da onları takip etti.
En çok konuşulanlar
Yılın ilk ayından son ayına, Twitter’da en çok konuşulan gündem içeriklerine baktığımızda Cenk Tosun transferi, Zeytindalı Harekatı, Afrin’deki 11 şehit, Kadınlar Günü, Afrin Merkez’de Türk Bayrağı, Galatasaray şampiyonluğu, Başkanlık seçimleri öncesindeki ‘’Tamam-Devam’’ tartışmaları, Sakarya’da canice bacakları kesilen yavru köpek, 24 Haziran Seçimleri, Bankaların hatalı döviz kuru, 3. Havalimanı’ndaki işçi eylemleri, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, İGA Havalimanı’nın açılışı, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, Ankara’daki tren kazasının yer aldığını görüyoruz.
En çok konuşulan kelimeler
Ülkemizde 2018 yılında atılan tüm tweet’leri analiz ettiğimizde ‘’değil, olsun, güzel, allah, sadece’’ kelimelerinin en sık kullanılan kelimeler olduğu görülüyor.