Son birkaç yılın herkes için çok zorlu geçtiği gayet net. Son zamanların en hareketli yıllarından birisi olan 2022’de kurumların yapısı, ilerleyen yıllara da yön verecek şekilde temelden değişti.
Gizlilik ve hesap verebilir olma endişelerinden sürdürülebilirlik ve regülasyon gereklilikleri gibi çeşitli güçlüklerin yaşandığı teknoloji de bu değişimin yaşandığı alanlardan birisi oldu. Ancak biraz daha genel bir çerçeveden bakıldığında belirsizliklerin olduğu dönemler büyük fırsatlar da sağlıyor.
Öncelikle bulut ve dijital iletişim araçları büyümesine hız kesmeden devam ediyor. Ancak inovasyon yapma baskısı, sınırlı finansal kaynaklar, artan maliyetler ve daha verimli yönetim için atılması gereken adımlar, BT liderlerinin 2023’teki önceliklerinin hiç de azalmadığını gösteriyor.
Bu durumu göz önünde bulundurarak, BT liderlerinin ve şirketlerin 2023’te ajandalarında yer alması en muhtemel 10 konuyu aşağıda sıraladım.
-
İnsanlar bilerek olmasa bile daha sürdürülebilir olacak: Şirketlerin üstündeki çevresel sürdürülebilirlik baskısı büyümeye devam ediyor. Enerji maliyetlerindeki artışla tüketicilerden şirketlere herkes maliyetleri azaltmanın yollarını arıyor. Kullanıcılar bunu sıcak su torbalarını kullanarak, şirketler ise veri merkezlerini yenilenebilir enerji ile çalıştırarak yapabilir. Öte yandan AB’deki Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive, CSRD) göz önünde bulundurulduğunda, anlayışlı karar vericiler genel enerji tüketimini azaltmaya odaklanıyor ve sürdürülebilirlik hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için atılan adımlarda doğruluk ve şeffaflık imkanları sağlayan araçlardan faydalanıyor. VMware olarak biz ve iş ortaklarımız, müşterilerimizin enerji maliyetlerinin ve karbon emisyonlarının azalmasına yardımcı oluyor ve bu süreçlerin ölçülebilir olmasının fazlasıyla önemli olduğunu her zaman göz önünde bulunduruyoruz. Bunları başarabilmek amacıyla ‘yeşil skor’a nasıl başvurduğumuza dair daha fazla bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
-
Şirketler çalışma şekilleriyle tanımlanacak: “Herkes, her zaman ofiste olmalı” yaklaşımını savunanlar ile esnek çalışma yönteminin mücadelesi devam ediyor. Hatta çalışanların büyük söz sahibi olduğu dijital dünyada bu mücadele daha da güçlenmiş durumda. Bu durum, kendi yaklaşımını benimsemesine izin verilmeyen çalışanların yeni iş arayacağını net bir şekilde gösteriyor. Kişisel yaklaşımlarımız ne olursa olsun diğer insanları bir yöne veya diğerine sevk etmeye çalışmak, BT stratejisinin ve devamında da şirketin geleceğinin belirleyicisi olacak. Kurumsal liderlerin hibrit çalışmayla ilgili kat edilen mesafeden geri dönülemeyeceğini kabul etmesi gerekiyor. Şu anda şirketlerin işte bu kararlarıyla tanımlanacağı önemli bir dönemden geçiyoruz.
-
Buluta öncelik vermenin modası geçecek: Yerini ise bulutu akıllı kullanmak alacak. Multi-Cloud Maturity Index isimli araştırmamız, bulutların pek çok şirket için kaotik ve karmaşık olduğunu ve bunun onları yavaşlattığını gösteriyor. Stratejilerini bulut üzerinde geliştirenler değil, güçlü dağıtık uygulamalar geliştirenlerin en başarılı liderler olduğu görülüyor çünkü bu dağıtık uygulamalar şirketlerin pazarda ayrışmasını sağlıyor. Bu noktada BT altyapı ve mimari ekiplerinin o uygulamaları, müşteri ve çalışan deneyimini oluşturmak ve sürdürmek için gereken özellikleri sağlayacak çoklu bulut yaklaşımını belirlemesi gerekiyor.
-
Daha iyi kararlar almak için yapay zeka kullanılacak: Daha iyi kararlar almak için yapay zekanın daha fazla kullanılacağı aşikar. Regülasyonların ve denetimlerin artması ve yapay zekaya yönelik önyargıların daha iyi anlaşılmasıyla şirketler bu teknolojinin ne zaman ve hangi kararlar için kullanıldığı ve daha da önemlisi hangi veri setlerini kullanacağı konusunda dikkatli olacak. Hiç kimse güncel olmayan veriler kullanıldığı için kadınlara kıyasla erkeklere çok daha yüksek kredi puanları veren bir algoritma gibi nedenlerden ötürü birkaç yıl önce kömür miktarına göre kredi veren şirketler gibi olmak istemiyor. Öte yandan yapay zeka teknoloji sevdalısı olmayan kişilerin ChatGPT gibi araçlar sayesinde bu teknolojiyi daha fazla kullanabilmesiyle, bu trend artmaya devam edecek.
-
Robotların ve insanların birbirleriyle daha güvenle etkileşime geçebilmesi için önce küçük adımlar atılacak: Teknolojinin insanlarla buluşması gibi robotlar da artık fabrikadan dışarı çıkıyor ve insanlarla etkileşime geçiyor. Bu etkileşim ise farklı şekillerde karşılanabiliyor ve eleştiriler yapılabiliyor. Yiyecek teslim eden robotlar İngiltere’de kullanılıyor ve Tesla da tamamen kendi kendisine sürebilen araç beta programında 12 ayı geride bırakıyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken derin bir nefes alıp eldekilere bir bakmak gerekiyor. Tamam, bir iki kaza yaşandı ama açık olalım, mobiletleriyle sipariş götüren kuryeler de kaza yapmıyor mu? 2023, robotları kahraman ya da kötü adam haline getirmek için acele etmek yerine insan dünyasında güvenli bir şekilde yer almalarını sağlamak için oluşturduğumuz büyük miktarda veriyi değerlendirdiğimiz ve makinelerin insanlarla ilk etkileşimlerinden yola çıkarak alınan dersleri uyguladığımız yıl olacak. Her şeyi robotlarla birlikte yapmaktan henüz çok uzaktayız ama ilerleyebilmemiz ve robot denince çalan alarmların önüne geçmek için ufak adımlar atmamız gerekiyor.
-
Belli bir hızda ilerleyebilmek için aktarılabilen teknoloji becerilerine odaklanılacak: Sürekli pazara giren ‘yeni’ bir teknoloji, araç ve program var ancak bunların hiçbiri ‘tamamen yeni’ değil. Dünya çok büyük bir hızla değişiyor ve gereken becerileri de bu hızla değiştirmek mümkün olmuyor. Öyle bir noktaya gelindi ki üniversitelerden mezun olan çoklu bulut mimarları ve güvenlik uzmanları yeni tehditleri otomatik olarak anlayamıyor. Bu yüzden belirli bir platforma veya teknolojiye özel becerilere ve yeteneklere odaklanmak yerine mevcut ve yeni teknolojiler arasında transfer edilebilen becerilere ve yeni teknolojilere odaklanmak, yıllar içinde oluşan deneyimler üzerinden hareket etmek gerekiyor. Eğer bireyler temel bilgilere sahip olup niyetleri de doğru olursa dijital ekonomiyi destekleyecek beceri aktarımını artırabiliriz.
-
Her şeyi temelden değiştirecek ‘metaverse’ uygulamasını bekleyiş devam edecek: Metaverse veya ona benzeyen herhangi bir şey hala herkesin trend listesinde yer almaya devam ediyor ve büyük markalar da oyunun kurallarını değiştiren sanal gerçeklik deneyimi sunacaklarını vaat ediyor. Ne yazık ki hala yeterli olgunluğa ulaşamadığı için insanların beklentisi de günden güne azalıyor. Bence büyük bir değişim yaratma potansiyeli varlığını sürdürüyor ancak insanların gerçekten etkileşime geçebileceği, onları tekrar denemeye ve deneyimlemeye sevk edecek kadar etkisi altına alabilecek bir kullanım şekli hala oluşmadı.
-
Süper uygulama hayali bitecek: Pazarda bir süper uygulamaya yönelmek yerine farklı işler için farklı uygulamalar kullanma yaklaşımı gözlemleniyor. Sosyal medya alanında Twitter’da olanları herkes takip ediyor ve öte yandan Instagram ve TikTok da yükselişini sürdürüyor. Bu zamana kadar herkes müşterilerin sorunsuz bir deneyim talebinden güç alarak haklı bir şekilde bir süper uygulamanın yükselişini bekliyordu ancak EMEA ile Çin’in dinamikleri çok farklı olduğu için WeChat’in Avrupa versiyonunu gerçekleştirmek pek de mümkün görünmüyor. Öte yandan kullanıcılar da zaten belirli işi yerine getiren uygulamalara sahip olmak ve bu uygulamaların o belirli işi çok iyi bir şekilde yapabilmesini istiyor. Bu yüzden 2023’te kullanılan uygulamaların sayısının artacağını söylemek çok da yanlış olmayacaktır.
-
Tedarik zincirindeki sorunları aşmak için temel donanımlar kullanılacak: Her şeyin saat başı değiştiği bir dünyada belirli bir iş için üretilen özel bir ekipman için altı aydan uzun süre beklemek gibi bir seçenek bulunmuyor. Bazı firmalar da daha kolay erişilebilen temel cihazları satın alıp bu cihazlara daha hızlı ve verimli bir şekilde ulaşılabilen o iş için gereken yazılımları yükleyerek bu durumun üstesinden geliyor. Bu yüzden yazılım tanımlı ve yazılım yüklenebilen cihazlara yönelik yaklaşımlar önem kazanmaya devam edecek.
-
Telekomünikasyon ve bulut sağlayıcıları arasındaki çizgi dağılmaya devam edecek: Telekomünikasyon şirketleri yıllardır bulut oluşturuyor ama şirketlerin dağıtık uygulamaları, seçenekleri ve esnek ortamları daha fazla tercih etmesiyle ağ, altyapı ve müşteri alanı yönetimi konularına girecek bulut şirketlerinin sayısında artış olacak. Telekomünikasyon ve bulut sağlayıcıları arasındaki çizgi zaten dağılmışken bu durum daha da güçlenecek.