Okuma Süresi:4 Dakika, 21 Saniye

Çin’in fikren 2013 yılında başlattığı BRI (Belt and Road Initiative), dünya nüfusunun yüzde 60’ını ve dünya ticaretinin ise yüzde 40’ını etkileyecek bir proje. Kadim ipek yolunu günümüzde yeniden ve daha farklı bir yaklaşım ile iki yönlü olarak canlandırmayı hedefleyen proje, diğer yandan da ABD’siz bir kuzey yarım küre oluşturmayı hedefliyor. Hem ABD’siz hem de dolar baskısı olmayan bir işbirliği projesi.
Asya Avrupa ekseninde alternatif bir kuzey…
BRI projesi, Çin’in öncülüğünde Asya ve Pasifik’den 28, Avrupa’dan 26, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan 15, Sahra Altı Afrika’dan 4 ve Orta Amerika’dan ise 3 ülkenin içinde olduğu 76 ülkeyi kapsıyor.
Çin bu projeye fazlasıyla önem veriyor ve hızlandırılması için aktif politik ve ekonomik girişimlerde bulunuyor. Özellikle son yıllarda bu konudaki çalışmalarını hızlandıran Çin, BM’in sürdürülebilir kalkınma hedeflerini ve küresel ilkeler sözleşmesi prensiplerini de projeye entegre ederek, UNGC’yi de yanına almış durumda.
Peki pandemi nasıl etkiliyor Çin’in bu projesini. Doğrusu pandemi Çin’i yavaşlatmak yerine hızlandırmış durumda. Pandemi sonrasında daha da gerginleşen ABD-Çin ilişkileri, Trump’ın tutarsız ve saldırgan politikaları, Çin’i ABD’nin daha zor müdahale edebileceği bir ticaret coğrafyası oluşturmaya yönlendiriyor.
Ancak Çin’in bu hayalinin önündeki en büyük engel hala dolar bağımlısı piyasalar. ABD dolarının küresel ekonomi üzerindeki baskısı ve Avrupa hariç BRI projesindeki 76 ülkenin 50’si üzerindeki hakimiyeti, hayal edilen sürelerde sonuca ulaşılmasını zorlaştırıyor.
Çin bu nedenle, projedeki ülkelerin dışa bağımlılıklarını azaltacak bir altyapı oluşturulmasına ve bu altyapının oluşturulmasına katkı sağlayacak projelerin desteklenmesine büyük kaynak ayırıyor. Özellikle Türkiye’nin de üzerinde bulunduğu orta ekonomi hattı ile sahra altı Afrika en çok yatırım yapılan ve desteklenen bölgeler konumunda. Tabi bu noktada Çin çok dikkatli bir politika uyguluyor ve yatırım kararları öncesinde hassas araştırmalar yapıyor.
Çin’in gözünden risk anlayışı…
Çin son yıllarda bu ülkelerin medyasında yayınlanan tüm haber, makale ve tartışmaları takip ediyor, kamuoyu yoklamaları yapıyor. Bunun sonucunda ülkelerin Çin ve BRI projesi hakkındaki olumlu veya olumsuz algısının analizini yapıyor.
BRI projesine en olumlu yaklaşan ilk beş ülke Laos (3,01), Ürdün (2,52), Fas (2,48), Yemen (2,17) ve Özbekistan (2,04); en olumsuz beş ülke ise Maldivler (-2,84), Bosna Hersek (-2,44), Polonya (-2,21), Irak (-1,19) ve Kuveyt (-1,00). Türkiye bu sempati sıralamasında 44. Sırada yer alıyor (0,52).
Ayrıca yine bu ülkelerin risk durumları da analiz ediliyor. Risk analizi yapılırken dikkate alınan parametreler ise sırası ile; genel güvenlik durumu, siyasi istikrar, devletin etkinliği, dış ticaret ve rekabet gücü ile yasal ve düzenleyici ortamların sağlıklı olması. Değerlendirme 0 en az riskli ve 100 en yüksek riskli olacak şekilde yapılmış.
Çin’in değerlendirmesine göre en riskli olan ilk beş ülke Yemen (85), Suriye (85), Tacikistan (75), Irak (73) ve Afganistan (70); en az riskli beş ülke ise Singapur (12), Yeni Zelanda (16), Avusturya (18), Avustralya (18) ve Estonya (25). Türkiye risk sıralamasında ise 54 puan ile 55. sırada yer alıyor. Çin’in gözünde Türkiye halen yüksek riskli bir ülke olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin yer aldığı Avrupa grubuna odaklanarak Çin’in gözünden Türkiye’ye baktığımızda ise sonuçlar daha çarpıcı. Bu grupta yer alan 26 ülke arasında Türkiye risk açısından 23. Sırada yer alıyor. BRI projesine duyulan sempati açısından ise Türkiye 13. sırada.
Buna karşılık, Türkiye BRI’ın, orta ekonomi hattı olarak adlandırılan, çok önemli bir ticaret koridoru üzerinde yer alıyor. Özellikle İran’a kadar ulaşacak olan demiryolu projesinin tamamlanmasını takiben Türkiye bu yolun devamında yer alacak bir köprü niteliğinde. Türkiye ayrıca Bakü-Tiflis-Kars demiryolunu da bu proje kapsamında ele alarak orta hatta önemli bir aktör olmayı hedefliyor. Çin Türkiye’yi de kapsayan bu projeye planlanmış “İpek Yolu Ekonomi Kemeri” adını veriyor ve projenin en geç önümüzdeki on yıl içinde tamamlanması öngörülüyor.
Önümüzdeki üç yıl önemli…
Çin gerek projeye değin algıyı arttırmak gerekse de proje kapsamındaki yüksek riskli ülkelerin bu risklerini azaltmak için de büyük çaba sarfediyor. Özellikle algının olumluya dönüştürülmesi için bu ülkelerde önemli projelere imza atıyor. Türkiye gibi ülkelerin cari açık vermesinde önemli bir yeri olan enerji projelerini teknolojik ve finansal olarak desteklerken, yine bu ülkelerin uluslar arası ticaret ve rekabet kabiliyetlerinin güçlendirilmesine de katkı sağlıyor.
Önümüzdeki üç yıl için çizilen yol haritasında da sırasıyla sağlık, finans, enerji, ulaştırma, üretim, altyapı ve inşaat ile gıda ve tarım sektörlerinde ortak yatırımlar yapmayı planlıyor. Pandemiden dolayı 2020 yılı sönük geçse de 2021-23 döneminde bu sektörlerdeki faaliyetlerini hızlandıracağı açık.
Türkiye kamusal seviyede bu projeye çok bel bağlamış olsa da, reel ekonominin bu amaç doğrultusunda bilgilendirilmesinde ve harekete geçirilmesinde çok yetersiz kaldığı aşikar. Türkiye’nin sınırlı bir reel sektör katılımı ile BRI’ın önemli aktörlerinden biri olması çok mümkün değil. Yukarıda sıraladığımız sektörlerdeki birçok aktörün konunun ciddiyetini anlamaktan çok uzak olduğunu söyleyebiliriz.
Pandemi döneminde dahi Çin, Türkiye sağlık sektörünün güçlenmesine ve ticaret kabiliyetinin geliştirilmesine yönelik Başkanlık seviyesinde adımlar atarak kendi planına bağlı kalmaya çalışmıştır. Ancak altyapı yol haritalarında son sırada yer alan Türkiye tarım sektörünün planlandığı şekilde 2023 yılına kadar toparlanarak güçlenmesi, mevcut politikalar ve performans ile olası değil. Buna karşılık kararlı politikalar ve iyi bir yol haritası ile bunun sağlanması da ihtimal dahilinde.
Umarım, 2020’nin ikinci yarısından itibaren Türkiye’de reel sektör, kendisinin ve Türkiye’nin geleceğinin daha sürdürülebilir ve güvenli olmasına olanak sağlayacak şekilde akılcı politikalar geliştirerek, samimiyetli bir performans ile mesafe kateder ve bu ABD’siz ekosistemdeki yerini alır.

Previous post Four Seasons Hotels Istanbul En Üst Düzey Tedbirler ve Yeni Düzenlemelerle Yaz Mevsimini Misafirleri ile Karşılıyor
Next post Microsoft medyada dijital dönüşüme yapay zekayı işe alarak başladı