Okuma Süresi:5 Dakika, 43 Saniye

Beyazıt Devlet Kütüphanesi, dünyanın en güzel 10 kütüphanesi arasına seçildi. ABD’de yayımlanan aylık popüler kültür ve teknoloji dergisi Wired’ın, dünya üzerindeki en güzel 10 kütüphaneyi derlediği çalışmasında, Beyazıt Kütüphanesi dördüncü sırayı aldı.

Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin bulunduğu yapı aslında, mekânsal olarak Beyazıt Meydanı’nı çevreleyen ve tanımlayan, mutfak, ilkokul, hastane, medrese ve hamam gibi birimlerden müteşekkil 1506 yılında inşa edilen bir kompleksin, II. Beyazıt Külliyesi’nin, imarethane, çorba mutfağı ve han binaları – Kervansaray – bölümüydü. 1884’te “Kütüphane-i Umum-i Osmani” adıyla kurulan Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Türkiye’nin Devlet tarafından kurulan ilk kütüphanesi unvanına sahip. Bir ‘derleme kütüphanesi’ olan kütüphane, yaklaşık yarısı kitap olmak üzere toplam bir milyona yakın dokümanı barındırıyor. Kütüphanede yer alan kitapların 11.120 adedini ise aralarında çok önemli eserlerin de bulunduğu ‘el yazması eserler’ oluşturuyor.

Melkan Gürsel: “Tarihin, bugün ile ideal buluşması”

2015’te başlayan ve 2017 yılında tamamlanan Beyazıt Devlet Kütüphanesi renovasyonu ile ilgili “Eskiyi vurgulayan, ancak içinde bulunduğumuz yüzyılın olanaklarıyla, işlevsel ve mimari yaklaşımıyla bugünü yansıtan bir çalışma” tanımlamasını kullanan Tabanlıoğlu Mimarlık Ortağı Melkan Gürsel, şöyle devam etti:

“1999 İstanbul depremi sırasında gördüğü hasar neticesinde tarihi yapı, bu nadide eserlerin korunması için gerekli fiziki şartları sağlayamıyordu. Mimari olarak yakın zamanda yapılmış eklentiler vardı. Bu binaya girdiğimizde eski bir yapı ve ona nerdeyse fütursuza, günü kurtarmak için yapılmış müdahalelerle karşılaştık. Örneğin avlunun üzeri betonarme kaba bir kolonla taşınan bir örtüyle kaplanmıştı, arka avluda yıkık bir ‘gecekondu’ yapı vardı. Eski yapının kaplaması vardı. En önemli karar bizim müdahalemizin sınırlarını belirlemekti. Yapının nasıl ve ne kadar arındırılacağı önemli idi. Bu tip binalarla çalışırken arındırmalar olabilir, ama katmanları tümüyle kazımak doğru değil. Özgün katmana değer katacak güncel iyileştirmelerle, estetik olarak da, elimizde kalan mirası en iyi şekilde değerlendirmek istedik.

Çağdaş standartların sağlandığı kütüphane, nadir kitapların saklanması ve sergilenmesine olanak sağlayacak bir altyapıyla düzenlenmenin yanı sıra çeşitli kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapacak mekânların kazanılmasıyla geniş biçimde kullanılsın istedik. Hatta bu vesileyle, en az kütüphane kadar edebiyatla iç içe bağlantılar sunan yakın çevresi ile kurduğu ilişkinin canlanmasını, yapının dayandığı duvarın devamında Sahaflar Çarşısı ve sahaflardan önce – özellikle entelektüel buluşmalara yüzyıllarca mekân olmuş – değişmiş olsa da varlığını bugün de koruyan, kentsel bir buluşma mekânı olarak tarihi çınar altındaki ‘Küllük Kahvesi’ ve meydanın bir diğer sınırını belirleyen İstanbul Üniversitesi ile bütünleşen ortak sinerjiyi tekrar üretmeyi öngördük.

Malzeme olarak yapının özgün duvarlarıyla uyumlu malzemelerle iyileştirmeler yapılırken, özellikle cam gibi, ortamla uyum sağlayan, teknolojik olarak da imkanlar yaratan çağdaş malzemeler ve teknikler adapte edildi. Avlu çatısını kurarken olduğu gibi, tüm mekânlarda orijinal elemanlara mümkün olduğunca az dokunuldu, yük bindirilmedi.

Stüdyo Dinnebier tarafından yapılan aydınlatma tasarımının bir parçası olarak duvar çizgisini izleyen, mekanik ve elektrik sistemlerini saklayan yükseltilmiş zeminin kenarlarındaki yumuşak ışıklandırma ile tüm mekânlara bir katman kazandırıldı; çevresiyle uyum içinde, geometriler derinlik kazandırırken, kompleksin mekânsal ve tarihsel niteliklerini daha vurgulu, görünür hale getirmeyi sağladı.

Yeni uygulamalarla – öğeler eklemlenirken tarihi duvar ve zemin zedelenmeden – ana kabuk arasına konulan mesafe, malzemenin ve detayların keskin ancak uyumlu zıtlığı ile güncellenen mekânlar, avludan okuma salonlarına kadar kütüphanenin otantik aurasını güçlendirdi.

İç mekânlarının hassas şekilde yeniden düzenlenmesinde ana yaklaşım; ‘binanın tarihi dokusunu olduğu gibi koruyarak iyileştirmek ve yeni çağdaş mekânlar kazanırken, kıymetli arşivin teknolojik imkanlarla en ideal şekilde korunmasını sağlamak’ oldu.

Kütüphane Yönetimi, Aydın Doğan Vakfı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl Özel İdaresi başta olmak üzere müdahil tüm kurumların pozitif yaklaşımlarıyla başarılı bir sonuç aldığımıza inanıyorum. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Restorasyonu, ulusal ve uluslararası arenada çok büyük beğeni topladı. Beyazıt Devlet Kütüphanesi ile aldığımız birçok prestijli ödül de bunun en güzel göstergesi.”

Wired Dergisi, Dünyanın en güzel 10 kütüphanesini şöyle sıraladı:

1 – Danimarka, Dokk1

İlk sırada Danimarka’nın Dokk1 kütüphanesi bulunuyor. 2016 yılında dünyanın en iyi halk kütüphanesi ödülünü alan Dokk1, 30 bin metrekarelik alanı ile tüm İskandinav ülkelerindeki en büyük kütüphane. Kütüphanenin en ilginç özelliği ise binanın ortasında yer alan bir çan. Şehirdeki hastaneye bağlı olan bu çan her doğum olduğunda bir defa çalıyor. Aarhus nehri kenarında kurulan binanın dış mimarisi poligonal şekillerden oluşuyor. İçerisi ise son derece aydınlık ve ferah. Şehrin limanına bakan manzarası ile ziyaretçilerin beğenisini topluyor.

2 – ABD, Lawrence Halk Kütüphanesi

ABD’nin Vermont eyaletinde bulunan Lawrence Halk Kütüphanesi son derece modern bir dizayna sahip. Orijinal olarak 1972’de inşa edilen binanın iskeleti üzerine kurulan bu yeni bina mimar Gould Evans tarafından tasarlandı ve restore edildi. Muhteşem bir doğal aydınlatmaya sahip olan bu kütüphanenin pek çok noktasında yerden tavana camlar kullanıldı.

3 – Çin, Yangzhou Zhongshuge Kütüphanesi

Zhen Yuan şehrinde yer alan bu kütüphanenin içerisinde yürümek kitaplardan oluşan bir nehirde ilerlemeye benziyor. Kıvrımlı şekilde oluşturulan raflarda kitaplar tavana doğru bükülerek koyu renkte aynalardan oluşan yer döşemesi üzerinde yansıma yapıyor. Aynı zamanda bir nehir kenarında kurulu olan kütüphane iç mimarisi ile de su ve sudaki yansımalar hissini veriyor.

4 – Türkiye, Beyazıt Kütüphanesi

 

Okuma Odası

 

5 – Norveç, Vennesla Kütüphanesi

Norveç’in Vennesla şehrinde bulunan bu kütüphane adeta bir uzay gemisini andırıyor. Gövdesini oluşturan 27 taşıyıcı kemer kütüphanenin orijinal iskeletini oluşturuyor ve her bir kemerde aydınlatmalar bulunuyor.

6 – Norveç, Bodo Kütüphanesi

 

Pek çok modern kütüphaneye ev sahipliği yapan Norveç’in bir başka görkemli yapısı da aynı zamanda bir kültür merkezi olan Bodø Halk Kütüphanesi. Üç oditoryum ve konser salonu barındıran komplekste, 6 bin 317 metrekarelik kapalı alanı bulunuyor. Yerden tavana camlarla kaplı olan kütüphane şehrin limanlarına bakıyor.

7 – ABD, Chicago Halk Kütüphanesi

ABD’nin Chicago şehrinde yeni inşa edilen bu kütüphanede hiçbir sivri köşe bulunmuyor. Çakıl taşı şeklinde tasarlanan bina her birinde güneşlikler olan camla kaplı. Bu şekilde serin ve aydınlık tutulan kütüphane sivri uçlu veya köşeli herhangi bir aksam bulundurmadığı için çocuklar için de son derece elverişli. İki katlı Chicago kütüphanesi feng-shui prensipleri ile tasarlanmış.

8 – İngiltere, Birmingham Kütüphanesi

Dışarıdan bakıldığında metal örgülerle sarılmış fütüristtik bir alışveriş mağazasını andıran yapı iç mimarisi ile ziyaretçileri büyülüyor. 30 bin metrekarelik kapalı alana sahip olan kütüphane içeride son derece modern ve temiz hatlara sahip. 400 binin üzerinde eser barındıran üç katlı Birmingham Kütüphanesi İngiltere’nin yeni inşa edilen en gözde kütüphanelerinin başında geliyor.

9 – Kanada, Halifax Merkez Kütüphanesi

Ülke çapında 13 kütüphane zincirinin ilki ve en büyüğü olan Halifax Merkez Kütüphanesi 14 in 500 metrekarelik kapalı alana sahip. Neredeyse tamamen camla kaplı olan bina Halifax şehir merkezinde yer alıyor ve mimarisi ile adeta üst üste konmuş dev cam tuğlalar görüntüsü veriyor. Binanın tepesinde açık havada kitap okumak isteyenler için de bir kat bulunuyor ve kütüphanenin içi zaman zaman konserlerin izlendiği bir alana dönüşüyor.

10 – Meksika, Conarte Kütüphanesi

 

Meksikalı Anagrama mimarlık atölyesi tarafından dizayn edilen bu kütüphane en ilginç konseptlerden birine sahip. Baş aşağı hissi uyandıran kitap rafları ve oturma tasarımları ziyaretçilerin zaman kavramını unutup rahatlayarak okumaya teşvik ediyor. Denizköpüğü mavisi rengindeki duvarlardan yansıtılan ışıklandırma ile okuma alanları sıcak ve konforlu bir alan hissi yaratıyor. Conarte Kütüphanesi’nde de çocuklar özel olarak düşünülmüş ve onlar için oyun alanlarını andıran ayrı bir alan tasarlanmış. Çarpıcı sarı ve kırmızı renklerle çocukların ilgisi kitaplara yönlendirilirken sanki bir kütüphane değil de oyun oynamaya devam edilen bir yer hissi verilmiş.

 

Previous post Melek Mosso Dünyaca Ünlü Fransız Caz Sanatçısı Hindi Zahra İle Aynı Sahneyi Paylaştı
Next post İstanbul Dünyanın En Çok Ziyaret Edilen 11. Şehri Oldu