Okuma Süresi:2 Dakika, 19 Saniye

Sovos olarak 70’ten fazla ülkede 16 binden fazla kurumsal müşteriye vergi uyumluluğu ve vergi yazılımları konusunda hizmet veriyoruz. Böyle küresel ama yakın bir bakış açısıyla e-dönüşüm sektörünü inceleme imkânı sayesinde, Türkiye’nin verginin dijitalleşmesini en iyi ve hızlı şekilde başaran ülkelerden biri olduğunu rahatlıkla görebiliyorum. Üstelik dönüşümünü büyük ölçüde tamamlamış durumda.
Büyük ölçüde tamamlamış diyebiliyorum çünkü henüz Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen e-fatura, e-arşiv fatura ve e-irsaliye’ye geçiş kapsamında olmayan şirketler bile gönüllü olarak e-belgelere geçişlerini gerçekleştiriyorlar. Genel anlamda, Türkiye’deki e-fatura ve e-arşiv fatura kullanıcılarının yaklaşık yüzde 50’sinin gönüllülük esası ile e-faturaya geçtiğini gözlemliyoruz. Son tebliğ ile bu Temmuz’da sisteme girmesi gereken 150 bin yeni mükellefin ise yaklaşık 80 bininin halihazırda sistemde datası bulunuyor. Bu da bize aslında verginin dijital dönüşümünün kat ettiği başarıyı gösteriyor.
KOBİ’lerin e-dönüşüm konusundaki gönüllü ve bilinçli adımlarının bu başarının temelini oluşturduğunu da mutlaka belirtmek isterim. Dijitalleşmenin öneminin her geçen gün artmasıyla, KOBİ’lerin e-dönüşüm süreçlerini erkenden tamamlamaya son derece istekli olduklarını görüyoruz. E-dönüşüm pazarının %75’inden fazlasını Küçük Orta Ölçekli İşletmeler yani KOBİ’ler oluşturuyor.
KOBİ’leri cezbeden ve zorunlu mükellef olmasalar da e-belgelerin avantajından faydalanmak istemelerini sağlayan pek çok neden sıralayabiliriz. Çünkü e-dönüşüm her şeyden önce firmalara zaman, maliyet ve iş gücünde verimlilik imkânı sunuyor. Fiziki süreçlerin karmaşıklığı ve maliyetleriyle uğraşmadan iş akışını devam ettirebilmek, tahsilatların takibi ve kontrolünü hızlandırabilmek siz de takdir edersiniz ki firmalar için çok değerli.
Son tüketiciye kesilen faturaların oluşturulması, arşivlenmesi ise maliyetli ve zor. Üstelik bu faturaların minimum 10 yıl saklanması gerekiyor. Elektronik ortamda saklanan ve istenildiğinde kolaylıkla ulaşılabilen e-arşiv faturalar bu zorlukları azımsanmayacak ölçüde azaltıyor.
Diğer yandan veriler her zaman denetime hazır, erişilebilir ve güvende kalıyor. Muhasebe süreçleri hızlanıyor, raporlama işleri kolaylaşıyor, operasyonel yük hafifliyor. Tüm süreçleri uçtan uca güvenli bir şekilde yönetebilmek firmaların operasyonel verimliliğini ciddi oranda artırıyor.
Tüm bunlarla birlikte kâğıt tüketiminin azalıyor olması ise sadece firmaların maliyetleri değil doğamız ve çevremiz için de çok önemli.
Dijital süreçlerin uçtan uca yönetilebiliyor olmasının hem bireyler hem firmalar hem de devletler için faydalı olduğuna inancımla e-dönüşümdeki gelişmeleri çok değerli buluyorum. Dijitalleşemeyenin bir süre sonra işlerini yapamaz hale geleceğini her geçen gün daha iyi anlamamızdan yola çıkarak, gönüllü geçişlerin de artarak devam etmesini bekliyorum.
Hem gönüllü geçiş yapacaklara hem de Vergi Usul Kanunu’nun Genel Tebliği’nde yapılan yeni düzenlemeler sonucunda 1 Temmuz itibarıyla e-fatura, e-arşiv ve e-irsaliye’ye geçiş yapması gereken mükelleflere tavsiyem ise e-dönüşüm sürecinde yol arkadaşlarını iyi seçmeleri yönünde. Şirketler, e-dönüşüm için uzman bir servis sağlayıcısı tercih ettiklerinde, sürekli değişen regülasyonlardan endişe etmeden, gönül rahatlığıyla odaklanmaları gereken asıl işleriyle ilgilenebiliyorlar.
Bulut sistemlerde günlük 2.2 milyondan fazla e-belge işlemi gerçekleştiren 65 binden fazla müşterimize sunduğumuz en iyi faydanın bu olduğuna yürekten inanıyorum.

Previous post WHATSAPP UYGULAMASI 2 MİLYAR KULLANICIYA ULAŞTI
Next post Yüzen Şehir Mersin