Okuma Süresi:3 Dakika, 0 Saniye

Sene 2019… Aylardan Mayıs. Dünya Huawei olayı ile bir çalkalandı. İlk soru “ne oldu?”. Huawei’ye bir yasak uygulanması gerektiği konusunda Amerika yönetiminin bir uyarısı oldu. Arkasından Google Huawei’nin telefonlarında bundan sonra Android kullanamayacağını söyledi. Cep telefonu kullanan herkes, elinde hangi telefon olursa olsu bir Amerikan şirketinin işletim sistemini kullanıyor. Bu nedenle eğer cep telefonu pazarında olacaksanız tabii ki bu işletim sistemlerinden birini kullanmanız gerekiyor. Yani bu kendi işletim sistemini yapmazsa Huawei için yolun sonu demekti.

İkinci sorumuz “Neden?” oldu. Bu konuda onlarca yorum var. Bir grup önce ticaret savaşı dedi. Sonra bunu 5G pazarına çevirdiler. Bir grup Amerika’nın siber güvenlik kaygıları dedi. Boşanmaların bir sebebinin olmadığı gibi br sebebe bağlamanın da yanlış olduğunu düşünen biri olarak ben açıkcası bir sebebi olduğunu düşünmüyorum.
Hemen ardından “şimdi ne olacak” sorusu geldi. Diğer Çin teknoloji şirketlerinin de bundan etkilenip etkilenmeyeceği bu sorunun alt metniydi. Video blogumu takip edenler farketmiştir. Ben aynı zamanda bunun Çin gibi web sitelerini bloklayan başka ülkelerin teknoloji markalarının da başına gelip gelmeyeceğini sorguladım. Ben bunun, diğer Çin markalarının başına gelebilecek yaptırımlardan daha yoğun olduğunu düşünüyorum.

Sonra neler oldu?

Huawei kendi işletim sistemini açıklayacağını duyurdu. Bekliyoruz… Hatta takip ettiğim birçok teknoloji yazarı bunu fanatik duygular içinde “tutkuyla” bekliyor. Yine gelen bilgiler arasında Google’ın geri adım attığı var. Amerikan hükümeti bir açıklama yaparak durumu yumuşattı. Alınan Huawei kararlarının ticaret savaşı nedeni ile alındığını, güvenlik endişeleri haricindeki konularda geri adım atacağını açıkladı. Son olarak teknoloji dünyası bu dalgalanmadan Huawei’nin ne kadar zararının olduğunu ölçmeye çalışıyor.

Apple

Apple her yıl olduğu gibi yine WWDC (geliştiriciler konferansını) gerçekleştirdi. Beklendiği gibi işletim sistemlerinin yeni versiyonlarını tanıttı. Tim Cook bu yıl çok ortalıkta görünmedi. Öncelikle yöneticiler için dikkat çeken neler bulunduğundan başlayalım.
Apple ürün gamında oynamalar yapmaya devam ediyor. Bu artık hepimizi için bir Tim Cook klasiği. Cep telefonunda Steve Jobs’ın ne yapmaya çalıştığını anlayamamış olsa da o yolda ilerleme kararı aldı. Telefon ekranları küçülecek.

Yeni bir karar

Cook, bir süredir cep telefonları ile laptop’ları birleştireceğini söylese de sağ gösterip sol vurdu. Macbook Air gibi ara bilgisayarlar yerine, daha güçlü bilgisayarlara yönelip, bilgisayar ürünlerini sunuculara yakın bir tarafa yönlendirdi. İşletim sistemleri de daha çok güçlenecek gibi görünüyor. Bunun arkasında_eğer hala bozulmadıysa_ 4 yıl önce yaptıkları IBM anlaşmasının da etkisi olduğunu ve bilgisayarları iş makinelerine dönüştürme stratejisi olduğunu düşünüyorum.
Tabletler de ise iPad’in yeni bir işletim sisteminin olması gerçekten sürpriz oldu. Yeni tablet işletim sistemi, tableti laptop’a yaklaştıracak. Bu sayede son tüketiciyi bilgisayar yerine tablete yöneltmiş olacak. Steve Jobs, hep Ford’un müşterilerini dinlemesi halinde sadece daha hızlı atlar üreteceğini, yani büyük atlamaların ancak tüketicinin isteklerinin ötesinde düşünülerek sağlanacağını söylerdi. Stratejilerini de Tim Cook’un aksine bu vizyon üzerinden belirlerdi. Son WWDC gösterdi ki Cook Jobs gibi düşünmeye başlamadı.

Yenilikler

iPad’in yeni işletim sisteminin olması birkaç gelişmeyi getirdi. Mesela mouse desteği. Yeni iPad’ler mouse ile kullanılabilecek. Ben bunu mutlulukla karşılasam da aklıma bir soru takılıyor. Acaba Apple kalem de beklediği tüketici desteğini bulamadı mı? Ancak bir üredir ipad’den Macbook Air’e tam da bu sebeple geçen biri olarak yeniden geri dönüşümün yolu açıldığını hissediyorum. iOS tarafında ise en ciddi yenilik Apple ile bağlan özelliği. Otorizasyonun çok önemli bir konu olduğunu hep söylüyorum. Şu an bu dünyanın en büyüğü Facebook. Arkasından Google geliyor. Ben Apple’ın da bu konuda bir servis oluşturmasını mutlulukla karşılamış olmakla beraber, bunun uzun vadede teknoloji şirketlerine bile bırakılmayacak kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Ben otorizasyon konsunda bankaların bu hizmeti vermesi gerektiğini düşünenlerdenim. Kim bilir belki bu konulardaki düşüncelerimi ve projelerimi daha önce keyifle paylaştığım Garanti Bankası Dijital Bankacılık eski direktörü Deniz Güven bunu dünyanın öbür ucunda Standard Chartered Bank’da gerçekleştirir.

Previous post Ebeveynlere Deniz ve Havuz Uyarısı!
Next post ​Yukon Veterineri Özel Bölümleriyle Nat Geo People’da