
Ekonomik durumumuzu telefonumuzun markasından analiz edebildiğimiz, tarafımıza gösterilen
saygının kullandığımız araçların fiyatlarıyla belirlendiği, akıl, erdem ve ahlaklı olmanın çok önemli
olmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Ekranlarda sokak röportajlarında halkın nabzını tutmak için (ne yazık ki hepsi o amaç için değil)
yapılan söyleşilerde özellikle yaşça büyük insanlar, ekonomiden yakınan gençlere meşhur repliği
söylüyorlar. ‘’Telefonunu göster’’
Oysaki kişinin gelirine ya da gelirinin üzerindeki yaptığı harcamalarının sorumlusu yine kendisidir. Bir
kişinin neyden tasarruf edip neye yatırdığını, neyden vazgeçip neyi istediğini elbette kendisi bilir ve
kişinin ekonomik durumunu anlamanın yolu kullandığı telefonun markası değildir.
Birçoğunun, birçoğuna potansiyel yalancı gözüyle baktığı günümüzde kavga, şiddet, kaba kuvvet
kaçınılmaz son olarak görülüyor. Peki bu durumun yani halkın gerilen sinirlerinin sorumlusu kim ya da
kimler?
Şüphesiz ki sorumlu ekonomi. Güven duyulmayan ekonomilerde halk korku psikolojiyle elinde olanı
da stabil halde tutmak için uğraşır ve hareket etmeyen varlık, ekonomik sıkıntıya neden olur.
Ekonomik durgunluk aslında doğru bir tanımdır çünkü sorun varlığın yokluğu değil, durgunluğudur.
Büyüklerin harekette bereket vardır sözü ekonomi için dahi söylenebilir.
Büyüklerin, gençlere telefonunu göster diyerek çıkıştığı olaylara geri dönecek olursak onlara şunu
sormak isterim. Aynı şiddet ve merakla, sadece gençlere değil sorumlu olanlara göster ürettiğin
telefonu, göster ürettiğin yazılımı, göster yarattığın evrensel uygulamalarını diye sormalarını isterim.
Çünkü ekonominin gücü, ürünü kullanabilmekten ziyade ürünü üretilmekte saklıdır. Çünkü ekonomi
korkuyla karşılaştığı zaman donar, tıpkı bir fille karşılaştığında hareket etmemesi gereken bir insanın
yaptığı gibi, ekonomik buhran dönemlerinde halkta hareketsizleşir.
Yine de umutlu olup, tıpkı savunma sanayinde iha ve sihalarda atılan adımlar gibi, yerli otomotivde
atılan olumlu adımlar gibi, ekonomide de aynı adımların atılabilmesini beklemekten başka yapılacak
bir şey yok gibi görünüyor.