Fransız filozof Simone Weil “Kişi ve Kutsal”da hak kavramını odağına alıyor, kişinin fiziksel görünüşüne ve fikirlerine bakılmadan kutsal olduğunu belirtiyor. Weil, insanların yüreğinin derinliklerinde, maruz kalınan ve tanık olunan onca cürüme rağmen, ona kötülük değil de iyilik yapılacağına dair yenilmez bir beklenti bulunduğunu söylüyor: “Her insanda kutsal olan, her şeyden önce işte budur.”
Bir insanda kişiliği, farklılığı ve görünüşü hariç her şey kutsal ve kutsallık saf iyilikten geçiyor… VakıfBank Kültür Yayınları’ndan (VBKY) çıkan “Kişi ve Kutsal” isimli kitapta bu düşünceyi geliştiren Fransız yazar Simone Weil, 20’nci yüzyılın en genç filozofları arasında anılıyor. 1942’de işgal altındaki Fransız toplumunun acıları karşısında ölüm orucuna başlayan Weil, bir sonraki sene tüberkülozdan yaşamını yitiriyor; hayatını kaybetmesinin ardından yayınlanan eserleriyle ölümsüzleşiyor. Weil’in yaşamının son yılında Londra’da kaleme aldığı, Türkçe’de ilk kez yayımlanan “Kişi ve Kutsal” da böyle bir eser. Yazarın düşünce dünyasının, deneme türündeki bu kitapla enine boyuna aktarıldığını söylemek mümkün.
Kişiliğiniz beni ilgilendirmiyor
Weil, “Beni ilgilendirmiyorsunuz” cümlesinin, bir insanın gaddarlık yapmadan ve adaleti yaralamadan başka bir insana yöneltemeyeceğini belirterek başladığı kitabında, “Kişiliğiniz beni ilgilendirmiyor” cümlesinin ise yakın dostlar arasında sevgi dolu bir sohbette, o dostluktaki en hassas noktayı incitmeksizin kullanılabileceğinin altını çiziyor. Weil şöyle devam ediyor: “Aynı şekilde, biri kendini küçük düşürmeden şunu söyleyebilir: ‘Benim kişiliğim önemli değil’ ama ‘Ben önemli değilim’ diyemez. Kişiselcilik diye bilinen modern düşünce akımının söz dağarcığının hatalı olduğunun bir kanıtı bu.”
Asla zarar veremem
Kitapta kişi kavramının koşulsuz eleştirisini yapan Weil, öncelikle kişiyi kutsaldan radikal biçimde ayırıyor: “İşte sokaktan geçen biri; uzun kolları, mavi gözleri, bihaber olduğum ama belki de basmakalıp düşüncelerin geçtiği bir zihni var. Onda benim için kutsal olan ne kişiliği ne de insani kişilik. Kutsal olan kendisidir. Onun tamamı. Kollar, gözler, düşünceler, her şey.” Weil kutsal olana, yaşanılan tüm olumsuzluklara rağmen, karşı taraftan beklenen iyilikle ulaşılabileceğini ifade ediyor: “Bebeklikten mezara kadar, her insan evladının yüreğinin derinliklerinde, işlenen, maruz kalınan ve tanık olunan onca cürümün deneyimine rağmen, ona kötülük değil de iyilik yapılacağına dair yenilmez bir beklenti vardır. Her insanda kutsal olan, her şeyden önce işte budur. İyi, kutsal olanın tek kaynağıdır. İyiden ve iyiye dair olandan başka kutsal yoktur.”
Hak, kuvvete göre değişir
Kitapta, hak ve kişilik kavramlarının yetersiz olduğunu dile getiren ve bunu geliştirdiği düşüncenin temeline yerleştiren Weil, bunların insan hakları teorisinde kötü bir şekilde birleştiğini söylüyor. Çünkü Weil’e göre, hak/hukuk kavramı yalnızca ‘bölmeye, değiş tokuşa ve niceliğe’ değil, her şeyden önce kuvvete bağlı olarak güncelliğini koruyor. Hakkın yalnızca talep tonuyla savunulduğunu belirten Weil, “Dünyaya 1789’da tanıtılan hak kavramı, özündeki yetersizlikten dolayı, ona atfedilen işlevi yerine getirmekten acizdi. İnsani kişilik haklarından bahsederken yetersiz iki kavramı bir araya getirmek bizi pek uzağa götürmez” sözlerini kaydediyor.
“Kişi ve Kutsal”, hak kavramı ekseninde kişiyi kutsal kavramından ayıran, her insanda kutsal sayılanın, tüm kötülüklere rağmen karşıdan beklenen iyilik olduğunu vurgulayan felsefi bir deneme.
Künye
Eser Adı: Kişi ve Kutsal
Yazar: Simone Weil
Sayfa sayısı: 72